Bölüm 56

3.6K 136 22
                                    


Yorum ve vote yapmayı unutmayınnn


İyi okumalar :*





  Atalay'dan

Tolga'nın o piç için beni bırakıp gitmesinin üzerinden beş dakika geçmiş ve odaya Mete ve Yıldıray girmişti onu engellemeye çalışanlara silah çekip durdurmuşlardı.

"Çözün lan beni! Çözün!"

"Bu nasıl iş noluyor anasını satayım ya."

Mete bileklerimdeki ipleri çözmeye başladığında yeni yeni gücümü topluyordum beni ne zamandır burada tuttuklarını dahi bilmeden günlerce bu yatakta uyutulmuştum.

"Bas geri bas!"

Yıldırayın doğrulttuğu silahı alıp karşımızda dikilen Doğan'ın adamına indirmiştim sonunda buradan çıkıyordum özgürdüm hepsine hesabını sormaya gidiyordum.

"Yürüyün gidiyoruz!"

Hastaneden çıktığımız gibi arabalara bindik artık ne kadar uzun süredir yatıyorsam yürümekle dahi zorlanıyordum bu orospu çocukları resmen benimle oyun oynamışlardı.

"Atahan noluyor anlatacak mısın amına koyayım!"

Direksiyonda hızlıca ona döndüm bana Atahan demişti dimi Atahan demişti sanki beynimde şimşekler çakıyordu.

"Ne Atahanı lan ne Atahanı!"

Şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.

"Ne zamandır yerimde bu orospu çocuğu!"

Mete de Yıldıray da soruma cevap versede beynim uyuşmuş gibi söylenenleri algılayamıyordum gözümün önüne perde inmiş gibi direksiyonu tutmakta zorlanıyordum arabayı yoldan çıkarıp durdurdum.

"Geç kullan şirkete gidiyoruz!"


Asya'dan

Atahan'ı sürükledikleri yöne doğru onları takip etmeye çalışıyordum olanlara inanmakta zorlanıyor algılamakta güçlük çekiyordum günlerdir Atalay sandığımız kişi aslında ikiz kardeşi çıkmıştı ve bunu ameliyatı gerçekleştirebilmek için yapmış olmalıydı yani en azından ben öyle düşünüyordum bunlar ne kötü insanlardı zorda olan öz oğluna öz kardeşine bile sırt çevirmişlerdi Atahan onlara ne kötülük yapmış olabilirdi ki hastalığını dahi umursamamışlardı.

Ortalıkta insanlar koşuşturmaya başlamıştı şirketin her yeri sanki bu anı bekliyor gibi ayaklanmıştı ama daha sonra anlamıştım ki sivil olan çalışanlar sadece karşı tarafın adamlarından kaçmaya çalışıyordular Doğan'ın adamları şirketi basmıştı ve silahların ateşlenmesi faciasını düşünürken korkum gerçekleşmeye başlamıştı korkuyla masanın kenarına sindim ve silah seslerini duymamak için kulaklarımı kapadım.

İnsanları korkutmak için havaya ateş ediyorlardır diye düşünerek saklanıyordum çünkü bir insanı öldürmek için gelmiş olamazdılar insan hayatı da bu kadar basit olamazdı.

Doğan büyük ihtimalle Atahan'ı almaya gelmişti öyle de olmuştu adamın biri Atahan'ı bulun diye emir verdi telefonumun titremesiyle elimi cebime attığım sırada silahsız ateş edenlere doğru yürüyen Tolgayı gördüm.

"Durun napıyorsunuz..."

O kadar durgun görünüyordu ki sesini duymuş olmaları imkansızdı onu tutup saklandığım yere çekerek kendine getirdim.

"Asıl sen napıyorsun!"

"Abim vurulmuş Asya."

Yüzündeki acıma duygusunu görebiliyordum Atahan için endişeleniyor gibiydi.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now