Bölüm 30

8.4K 224 81
                                    


Okuyup oylayan herkese teşekkür ederim

İyi okumalar

Atalay'ı omuzlayıp şirketin içine doğru götürürlerken sinirden deliye dönmüş Tuğkan'ı görmüştüm şimdi Atalay'a saldıracağından emindim ama sırası değildi onu durdurmak için o Atalay'ın önünü kesmeden ben onun önünü kestim.

"Kardeşin kaçtı."

"Çekil Asya! Kardeş mi şimdi o!"

Ona kardeşiymiş gibi yaklaşması içimi yumuşatıyordu. Öz kardeş olmadıklarını biliyordum o da biliyordu ama beraber büyümüş olmaları babasına baba diyor olması bilmiyorum ama güzeldi ne kadar baba ve kardeş hitaplarını hak etmiyor olsalarda.

"Kaçmasına izin verdi Tuğkan, Tolga kaçtı diyorum ve biraz rahatsızlandı sanırım odasına götürdüler onu da."

Tuğkan'ın baktığı tarafa bakınca Tolga'nın aracından inen ablamı görmüştüm.

"Şule abla neden o araçtan iniyor?"

"Senin kardeşin ona takmış durumda."

"Tolgaa! Tolga! Tolga!"

Sinirden başına vurmaya kalkıştığında elini tutup indirdim ardından beni bekleyen ablama dönüp kızgın bir şekilde kafamla git yaptım.

"Senin bir suçun yok yapma bunu." dedim ve belkide yapmamam gereken bir şeyi yaptım ve ona sarıldım.

~~~~~~~~~~~

Saat epeyce geç olmuştu. Yatakta beraber yatan ablamlara baktığımda huzurlu hissediyordum Bilge ablam iki gündür doğru dürüst bizimle konuşmuyordu iki lokma bir şeyler atıştırıp sürekli uyuyordu ona bişe olmasından korkmaya başlamıştım.

Telefonumun titremesiyle irkildim ve düşüncelerimden sıyrılıp gelen mesaja baktım bu Tuğkandı ve beni dışarıya çağırıyordu bu saatte yanına gitmem ne kadar doğru olurdu bilmiyordum ama sanki artık bu evde hapis değildim belkide bunun sebebi evde ablamların olmasıydı Atalay artık bana zarar vermiyordu çünkü beni görmüyordu bile bana bakmıyordu.

Asansöre binip girişi kata bastığımda kendimi garip hissetmiştim ilk kez bu asansöre yalnız biniyordum giriş kata geldiğim de sağ taraftaki çıkıştan dışarıya çıkmamı istemişti bende dediğini yaparak hızlı ama sessiz yürümeye başladım gece saat üçtü ve sadece dışarıdaki korumalar ayaktaydı bu yüzden kapıyı da bana Tuğkan açacaktı.

Toplantı odasının önünden geçerken duyduğum seslerle olduğum yerde durdum kulaklarım ve beynin bu duyduğum sese inanmak istemiyordu sesin geldiği tarafa doğru yürüdüğümde odanın kapısı aralıktı ama görebileceğim kadar açık değildi.

İçeriden gelen inleme sesleri sahipleri tarafından bastırılmaya çalışsada bu kadar yakınlıktaki biri onları gayet net duyabilirdi kendime engel olamayıp sesin sahibi o olmasın onu görmeyim Allahım lütfen diye dua ederek kapıyı yavaşça itikledim.

Kızı çalışma masasının üzerine yüz üstü eğmiş ve eteğini beline sıyırmıştı kızın inlemeleri onu tahrik ediyordu kızın düğmelerini açıp serbest bıraktığı memelerini avuçlayıp sıktı.

Her girmesinde masa yerinden milim oynuyor o ise kızı kalçalarından kendine çekip daha sert giriyordu gördüklerime inanamıyordum kuzenim dediği kızı babasının toplantı salonunda beceriyordu.

"Imm devam et!"

Kızın inleyerek söylediği sözleri duymaya başladığımda burayı terk etmem gerektiğini anladım ve hızla çıkışa doğru yürümeye başladım neden böyle hissettiğimi anlamıyordum ben onun satılmış bir maldan ibarettim onu orda başkasını becerirken görmek bana acı vermişti ama neden? Bana ihanet ediyor gibi hissetmiştim bu düşüncem bile saçmaydı.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now