"Sende gitme Bilgee!"

Etrafı zorla algılıyordum herkes bir yerde koşuşturuyor düğünün cenazeye dönmesinden bahsediyorlardı. Ablamı zorla ayırmışlardı onu siyah poşete koyarlarken bile bağırıyor bırakmak istemiyordu elimi kaldırmaya çalışmıştım ama olmuyordu haraket edemiyordum başımı dahi çeviremiyordum bu sahneyi izlemek yerine ölmeyi istiyordum.


İnsanların arasından siyah poşete koyulmakta olan ablamı gören Bahadır düğün yerine daha yeni geliyordu bir saniye dahi beklemeden fermuarı çeken adamı yana doğru çekip itmişti.

"Hayır Bilge! Bak geldim kalk hadi!"

Onu engellemek için adım atan herkesi durduran Tuğkan olmuştu ve ona söylediği o sözü duyduğumda anlamıştım ablamın artık olmadığını.

"Bırakın veda etsin."

Bahadır bağırarak ağlıyordu.

"HAYIR VEDA ETMİYORUM KALKACAKSIN! KALK BİLGE NOLURSUN!"

Ablamı yakasını tutup kaldırmaya çalışıyordu ardından göğsüne yattı en az bizim kadar canı yanıyordu bunu görebiliyordum.

"Nolursun kalk beni sensiz bırakma..."

Tüm yalvarışlara sessiz kalan ablamın ruhu çoktan göçüp gitmişti belkide bizim onun arkasından ne kadar acı çektiğimizi görüyordu belkide hâlâ aramızdaydı.

"Kardeşim kalk Bahadır."

Tuğkan da artık veda vaktinin geldiğini biliyordu onları ayırıyordu ama Bahadır'ın bırakmaya niyeti yoktu.

"HAYIR BIRAK GİTMEDİ O KALKACAK ANLADINIZ MI!"

Sağlık çalışanlarının yaklaştığını gören Bahadır aniden ayağa kalktı ve belinden çıkardığı silahı etrafa doğru sallamaya başladı.

"UZAK DURUN!"

Gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle siliyor ve titreyen eliyle silahı doğrultmaya çalışıyordu.

"Bahadır bir hata yapma."

Tuğkan ona doğru elini uzatarak yaklaşmaya çalışırken herkes geriye doğru adım atmıştı ağlamaktan sesi çıkmayan ablam bile tüm dikkatini onlara vermişti o anda yaslandığım göğsün titremesiyle kendimi daha da ona gömdüm.

"Bahadır indir silahını!"

Atalay'ın konuşmasıyla Bahadır bize dönmüştü.

"O gidemez Atalay bana söz verdi gitmez..."

Söylediği sözler içimi yakıyor parçalıyordu. Atalay'ın Bahadır'ın dikkatini çekmesiyle Tuğkan eline atlayıp silahı aldı ve beline soktu ardından Bahadır'a sarılarak onu uzaklaştırmaya çalıştı.

"Hayır Tuğkan gidemez. Gitmesin..."

Ağlıyordu hemde hiçbir erkeğin ağlamadığı gibi canı yanmıyordu parçalanıyordu.

~~~~~~~~~~~~~~

Daha annemin yası bitmeden ablamı da kaybetmiştim şu hayatta ablamla bir başımıza kalmıştık onu alıp götürürlerken elimden hiçbir şey gelmemişti onu da sonsuza kadar kaybetmiştim bitmişti hayalleri yaşayacakları her şey bitmişti.

Ablam gideli saatler olmuştu ve ben saatlerdir aynı sandalyede oturuyor onun kendini astığı ağaca bakıyordum evet yapmıştı kendini asmıştı arkasında kalanları düşünmeden yapmıştı bunu.

"Asya."

Yanıma çektiği sandalyeyi döndürüp oturan Hilal'e bakmak yerine hâlâ dışarıyı izliyordum, sadece izliyordum düşünmüyor hissetmiyor sanki sadece izliyordum.

"Lütfen bir lokma ye."

Elinde tuttuğu tabağı bana uzattığını biliyordum ama canım hiçbir şey istemiyordu. Saat geç olmuştu Şule ablam Bilge ablamın yattığı yatakta kıyafetlerine sarılarak uyumuştu dedemse kolunda serum takılı bir şekilde uyuyordu diğerlerinden ise haberim yoktu sadece Hilal evde olduğundan onu biliyordum.

"İyi tamam yeme gel seni yatırayım."

Beni kolumdan tutup kaldırdığında direnmeyip kalkmıştım artık bedenimin direnmeye gücü kalmamıştı beni yatağıma oturduğunda yanımda kalacağını anladığım anda onu kolundan tuttum.

"Sende git."

Tek olmak istiyordum en iyisi o olurdu.

"Gitmesem?"

"Git."

Ne kadar istemese de gitmeye karar kalmıştı ve evden ayrıldı yatağa yatıp tavana bakmaya başladım.

~~~~~~~

Yataktan ayaklarımı sarkıttım ve saniyeler sonrası güç toplayıp kalktım odadan çıkıp anneanneme ve ablama bakmaya odaya girdim uyuyordular daha sonra dedemin odasına girip son kez de ona baktıktan evden çıkmak için kapıya doğru yürümeye başladım.

Canım yanıyordu hemde iki katı kadar fazla nefes alamıyordum sanki boğazımda bir yumru vardı öylesine bir histi ki sanki göğsümden bir bıçak saplamışlarda aşağı doğru çekiyorlardı.

Kapıyı açtığım gibi koşmaya başlamıştım kapıyı dahi ardımdan kapatmamıştım sadece koşuyordum ayağımda ayakkabım yoktu üzerimde hırkam yoktu düşünmüyordum geri dönmeyi düşünmüyordum bende ardımdakileri.

~~~~~~~~

"Asya ne yaptığını sanıyorsun!"

Sesini duyduğumda rüya görüyordum sanki yoksa rüya mıydı sesini duymak istediğim için mi duyuyordum.
Uçurum kenarına gelmiştim ve ayaklarımın ucundan aşağı yuvarlanan taşları izliyordum.

"Çekil ordan!"

Hayır rüya görmüyordum bu oydu ve yanımdaydı yaşlı gözlerimle ona döndüm aynı kıyafetlerle duruyordu benim gibi.

"Bir acı da sen mi yaşatacaksın onlara?"

Yüzüme acı bir gülümseme yerleştirdim.

"Peki ya benim acım ne olacak? Dinecek mi?"

Bana doğru yürümeye başladığında elimi ona doğru uzattım gecenin karanlığında yüzünü zar zor seçiyordum.

"Senin bana yaşattıkların acı değilmiş benim canım hiç yanmamış biliyor musun."

Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.

"Ailem kalmadı. Bitti. Hepimiz parçalandık. Tüm bunların suçlusu sensin! Sen beni satın aldın sonra hayatım bu hale geldi!"

Bağırıyordum ve ellerimle yüzümü kapadım.

"Sen hayatıma girdikten sonra ben hayatımı kaybettim..."

Uçurumun kenarından beni sertçe tutup kendine çekti ondan kurtulmak için çırpınıyor bağırıyordum.

"Bırak beni! Keşke o zaman öldürseydin de bunların hiçbirini yaşamasaydım!"

Beni kendine bastırıp sabitledi ve kollarıyla sıkıca sardı.

"Sen benim hayatımı bitirdin anlıyor musun!"

Kendimi geri çekip yüzüne baktım mavi gözlerini net görebiliyordum.

"Bende öyle bir yara açtın ki..."

Gözlerimi sıkıca birbirine bastırdım.

"Yıllar geçsede iyileşemeyecek."



Bu bölümde bittiiii

Bidahaki bölümde görüşmek üzere 👋🏻

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now