Esir. Part-2

600 47 25
                                    

"Ne deyü sana inanayım? "

"Bu konuda ne deyü yalan söyleyeyim. Elime ne geçecek. "

Adama doğrulttuğu kılıcı biraz daha yaklaştırırken aradaki mesafeyi hafifçe kapattı Gonca."Kefere değil misiniz, her sözünüz yalan"

"Kefere değilim derim sana" dedi şehzade bıkkınlık dolu bir ses tonuyla."Yardım etmek isterim, ne deyü zorluk çıkartırsın"

Kafasında dönüp duran cenk'e bir son vermek istedi Gonca. İçinden geldiği gibi yapacaktı. Çepeçevre yüreğini saran güven onu zararlı çıkarmayacaktı. Bu eminlik onu rahatsız ederdi ama, yüreğini pranga misali saran bu duygularla daha fazla savaşma gücü bulamadı kendinde. Elindeki kılıcı sinirle yere attı. Bu çıkmaz epey sıkar olmuştu canını. Derin bir nefes alıp Şehadeye dikti keskin bakışlarını.

"Eyi, dediğin gibi olsun. " bir iki adım atıp iyice yaklaştı şehzadeye. "Ne edecez o vakit, diyesin hele. "

Kızı ikna etmenin başarısıyla gülümsedi genç adam. Kolundan tutup gerisin geri zindanın bir köşesine oturttu Gonca yı

Kaşları anlamazca çatılırken sorgular bakışlarını şehzadeye dikti. Yönünü yerdeki ipe çevirmiş, eğilip yerden almıştı alaeddin. Ardından adımları duvar dibinde oturan kızı buldu.

Yere çömelip kızın ayaklarından geçirdi ipi. Tamamen işine odaklanırken Gonca' nın çekme girişiminde bulunduğu ayağını yakaldı. Bakışları anlamazca ona bakan kızı bulurken söze girdi.

"Adamlar her an gelebilir, seni ayakta görmeleri eyi olmaz"

Tüm dikkatini tekrar işine verdi.

"Ne edecez onu demedin? "

İşi bittiğinde yanında ki bir diğer ipi aldı. Kızın ayak ucundan kalkıp tam yanında yerini alırken iki bu sefer bileklerini kavradı. Aldığı ipi ellerine dolamaya başladı.

"Gece çökende küffarlar şaman etrafında toplanacaklar. O vakit pek kimse olmaz etrafta, sessizce çıkartacağım seni. "

Kızın bağladığı ellerini kucağına bırakıp, pür dikkat onu izleyen bakışlarına dikti gözlerini.

"Burdan çıktığın vakit Osman Bey konağına gideceksin"

"Sen peki... Sen gelmeyecek misin? "

'Ne deyü merak edersin sanane' diyen bir yanına kulak tıkadı. Kısa bir an hak vermeden edemedi. Ne deyü merak ederdi ki.

Yardım ediyor. Bana yardım edeni ardımda bırakmam. Diye geçirdi içinden. Üstelik söylediğine göre bir bey oğluydu. Bir türk'tü. Türk türk'ü ardında bırakır mıydı?
Asla! Sebebi bu kadar basitti aslında...

Tabi bunlarda bir sebepti lakin anlamdıramadığı, normal olmayan endişe ve korkunun üstünü kapatmaktı bütün çabası.

"Benim burda ki vazifem bitmedi" diyen adamın sesiyle ara verdi düşüncelerine "evvel burdaki işimi bitirmem gerek"

"Biteceği vakit belli mi? "

Sorgular dolu kendisine bakan gözlere biraz daha dikkat kesildi Alaeddin. Ne denli güzellerdi böyle.

Baktıkça doyamadığınu hissetti. Bir girdaba çekilirmiş gibiydi. Kendisine yabancı gelen hislerle rahatsızca kıbırdanırkan bakışlarını çekti müptela olmaya başladığı gözlerden.

Bir yangın çıkmış gibiydi. O yangının ateşide her saniye daha da alevlenirdi sanki.

"En fazla bir gün." daha fazla bir şey demedi. Vazifede ne olursa gizlilik esastı. Her şey Tacettin'in buraya gelmesi ile başlayıp kısa bir süre sonra da son bulacaktı.

DİLDADE (AlGon) 🌼🗡Where stories live. Discover now