Kıskanç Gonca.. (tek partlık hikaye)

909 36 16
                                    

Öncelikle küçük bir duyurum olacak. Önceki bu hikayenin attığım 'Yarım Kalan Şiir' hikayesi ile bir bağlantısı yoktur. Tek partlık bir hikayedir okuduğunuz. 'Yarım Kalan Şiirin' part 3'ü geleceltir.

Hikaye kısa bir +18 içeriyor. Başladığı sahneye uyarı koyacağım rahatsız olan okumayabilir. Keyifli okumalar...

...

İki gündür kocaman hane içinde kendini yanlız hissederdi Gonca. Belki hane insan doluydu ama Alâeddin olmayınca yinede kendini yanlız hissetmekten alıkoyamazdı.

İki gündür fazifedeydi şehzade, ama ne ses vardı ne seda. Dönmeleri gerekmez miydi?

Odada tek başına oturmaktan sıkılmış, mutfağa doğru adımlamaya başlamıştı bile.

En azından bir şeyler ile uğraşsa kafasını dağılabilirdi.

"Nasıl da kaçırdık elimizden adamı"

Mutfak kapısında kulağına ilişen sözler ile duraksadı genç kadın. Konuşmanın sonu nereye varır merak etmeden edemedi.

Kapıya yaslanıp devam eden konuşmalara dikkat kesildi.

"Doğru dersin, " dedi bir diğer kadın yanındaki hatuna hak verirken "imdi evlidir amma bizim olmayacağı ne malum? Bakarsın şehzade Alâeddin, bir gün o kadını bırakır bizi görür"

Duydukları dumura uğrattı genç kadını. Sinirden dişlerini geçirdiği dudaklarının kanadığından bile bir haberdi.

Duyduğu bu iğrenç sözler kusma isteği uyandırdı kendisinde. Eri nicedir bu kadınların gözünün önündeydi üstelik.

Ne zamandır bu gözler bakarlardı ona? Belki başından beri..

Aldığı sık nefesler ciğerlerine yetemez olmuş, içindeki sinir tüm vücudunu esir alır hale gelmişti.

"Doğru der-"

"Yeter! "  dedi Gonca hışımla kapıdan girip kadının konuşmasına izin vermezken. "Gayrı konuştuğunuz kelamları iyi işitesiniz! "

İçeri giren kadınla ellerindeki işi bile unutmuştu hatunlar. Yüzlerindeki korku kendisini ele verirken ne edeceklerini bilemediler.

"Biz-" cümlesini bitirmesine izin vermeden ellerini sus dercesine kaldırdı Gonca.

Bir kelime duyamaya bile tahammülü yoktu artık.

Sinirden ağlama derecesine gelmişti bile.

Bir iki adım atıp yaklaştı kendini bilmez iki hatuna.

"Ağzınızdan çıkan kelamlara gayrı dikkat edin. Edin ki kelleniz gövdenizde kalsın! "

Kadının tehditkar sesi ortamda yankılanırken Başlarını hızlıca salladı iki hatun. Tutkundular ağır ağır.

Siniri azalamayı bırak daha çok yükselirken hışımla çıktı mutfaktan. Bu konu burda, böyle kapanmayacaktı elbet. Yapacağını iyi bilirdi.

Koridorda yankılanan sert adımları odasının önünde son bulduğunda hışımla açtı kapıyı. İçeri girdiğinde ardından sertçe kapattı kapıyı. Sinirini çıkarması gereken bir şey vardı, ilk kurban da kapı olmuştu.

Sinirden dönen gözü odada ki erini görmezken işittiği ses kendine getirmişti onu.

"Ne oldu hileci hatunum? Bu sefer kim kızdırdı seni? " demişti yatakta sinirden kendisini bile görmeyen hatuna.

"Alâeddin... Ne zaman döndün? "

Yataktan kalkmış bir kaç adımda hatununun karşısına dikilmişti şehzade. Elleri iki yanaklarını kavradı, öptü sevdiğinin anlından

DİLDADE (AlGon) 🌼🗡Where stories live. Discover now