Zindan- part 2 (son)

890 38 71
                                    

Ortalıkla olan biten sonucu suçlananın kendisi olduğunu elbet biliyordu Gonca. Herkes tarafından suçlanmak belki çok zoruna gitmedi lakin Alâeddin'in suçlaması canını hayli yakıyordu. Sert bakışları Gonca dayken seslendi alplarına doğru.

"Alplar giriş çıkışları kapatın. Özellikle Germiyanoğullarından kimse dışarı çıkmayacak, içeri de alınmayacak! "

Eş zamanlı Gonca nın kolunu kavrayıp sürüklemesi de bir oldu. Bileğindeki baskıyla yüzü buruştu kızın. Yaralı bileğinde ki baskı canını yakmıştı.

Haneden içeri girdiklerinde çoktan zindana varmışlardı. Kızla birlikte zindanın içine girdi Alâeddin.

Bileğinin acısı artarken hızla çekti bileğini.

"Yeter, durasın gayrı. Olan bitenden haberim yok, beni böyle suçlayamazsın. "

"Kimseyi suçladığımız yo-" bakışları kızın kan akan bileğini bulunca sözleri yarım kaldı. Eline bulaşan kanda kızın yaralı bileğini tuttuğunun habercisiydi.

İçine düşen pişmanlıkla kızın yüzüne çıkardı bakışlarını. Dolan gözlerini görünce kızdı kendine. Daha dikkatli hareket etmeliydi.

Elini uzattı Alaeddin, bileğine bakmak için, ama geri çekildi Gonca. Keskin bakışlarını dikti şehzadeye.

"Yardımını istemem. Az evvel itip kakıyordun, imdi yardım mı edersin. "

"Yanlış anlarsın. Dur hele evvel yarayı saralım, sonra kızarsın istediğin kada-"

"İstemez" kesin sözü bölmüştü Alaeddini. Yüzüne bile bakmadan zindan duvarına geçip oturdu yere.

Ama pes etmeye niyeti yoktu Aleddin'in. Yönünü Gonca ya çevirip kolundan tuttu, kaldırdı oturduğu yerden.  Geri çekilmemesi için sırtını duvara dayadı kızın. Duvarla Alâeddin arasında kalmıştı şimdi. Arada beş santim kadar boşluk vardı.

Oluşan yakınlıktan dolayı çarpan kalbinin sesini duyacak raddeye gelmişti bile.

Alaedin'in eli bileğini bulduğunda yarasına bakmak istedi kızın. Lakin tekrar elini çekmeye çalıştı Gonca. Ama hamlesi boşunaydı. Canının acımamasına dikkat ederek daha çok sıkmış, çekmesine izin vermemişti. Şehzade'nin gözlerindeki bıkkınlığı gördüğünde el mecbur uslu durdu yerinde.

"Nasıl oldu bu. Gelen kılıcı bileğin ile mi engelledin. Hemi kolunda zırh yokken."  demişti kemerinden çıkardığı mendille Gonca nın bileğini sararken.

"Ne yapsaydım. Mecburdum. Yapmasaydım bileğim yaralanmazdı ben ölürdüm"

Ölüm kelimesi canını sıkmıştı şehzadenin. Kıza çevirdi bakışlarını. düşündü, Gonca ölseydi ne olurdu. Ardından bir sızı hissetti yüreğinde. Düşüncesi bile canını yakmıştı

"Ölmekten de korkum yoktur zaten. Lakin kendimi korumadan mazlumu koruyamazdı-"

"Ölümden bahsetmeyi kesesin hileci hatun." Keskin sesi böldü kızı. Bu ani çıkışın nedenini anlamamıştı Gonca, ama pekte üstüne durmadı durumun.

"Benim bir suçum yoktur" az öncekine nazaran daha kısık çıkmıştı sesi. Sanki şehzadeyi inandırmak istercesine bakıyordu gözlerine. Hiç sevmemişti karşısında ki adam tarafından suçlanmayı. "İnanmazsın değil mi bana? " diye ekledi ardından

"İnanırım"

Aldığı cevap üstündeki yükü alıp götürmüş, kuş gibi hafiflemişti Gonca. Engelleyemediği bir gülümseme kondu yüzüne.

Uzun uzun izledi karşısında ki kızı, şehzade. Bu olanlardan bir suçu olmadığına adı kadar emindi.
Ne yüreği ne aklı kızın aleyhine bir şey düşünmezdi.

DİLDADE (AlGon) 🌼🗡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin