Esir part-5

776 56 78
                                    

Yorum sınırı:50

Keyifli okumalar...

.

Gonca'nın ortama yayılan bağırışı tüm pazarın dikkatini onlardan yana çekmişti

Okçuyu ve kimi hedef aldığını gördüğü an Alaeddin'e dönüp onu göğsünden iterek okun hedefinden çıkardı.

Alaeddin Gonca'nın ne yaptığını anlamaya fırsat bulamadan  aralarından geçen ok hızla toplanmasına neden oldu. Gonca'nın hafif iniltisi Alaeddin'in aklını başından almıştı sanki. Yediği okun etkisiyle geriye doğru sendeleyen kızı tutttu Alaeddin

Gonca'nın yarasına bakışlarını indirdiği an yara küçük olsa da imdiye dek gördüğü en büyük yaraymış gibi bakakaldı. Akan kanı görende kemerindeki beze uzanıp hızlıca yarayı sardı. Bu sirada teyakkuza geçen alpler ve onlardan tarafa koşuşturan balalar da oldukça telaslanmislardi

"Oğul ne oldu burda? " bakışları bir Gonca nın yaralı kolunda bir de Alâeddin'in üstünde gidip geldi hızlıca. "Kızım sen eyi misin? "

Başımı belli belirsiz sallayabildi sadece. Yara sıyırmıştı lakin acısı canını fazlasıyla yakıyordu. Yara aldığı günler epey olmuştu fakat bu ok yarasının acısı farklı hissettiriyordu. Hiç hissetmediği bir acı beliriverdi içinde.

"Eyim Bala hatun, sıyırdı sadece. "

"Ana " dedi Alâeddin bakışlarını annesine çevirirken "Gonca hatun sana emanettir. Emanetime gözün gibi bakasın"

Başını usulca salladı Bala. "Emanetine gözüm gibi bakacağım oğul, telaş etmeyesin"

Kıza tekrar küçük bir bakış attı Alâeddin. Adamın yapacağı az çok tahmin ediyordu Gonca. Hafifçe salladı başını 'git' dercesine.

"Dikkat edesin " diye bir mırıltı döküldü dudaklarından.

Varla yok arası başını sallayıp hızla ayrıldı ordan Alâeddin. Ardına takılan bir kaç alp ile saldırının olduğu tarafa ilerledi hızlıca.

"Ben okçunun peşine takılacam Bay Sungur. Pazarın tüm çıkışlarını kapatın"

"Bende sizle geleyim şehzadem yanlız gitmeyin-"

Adımlarını kesmeden elini kaldırıp arkasındaki bay Sunguru susturdu şehzade.

"Dediği mi yapasın bay Sungur. Tüm çıkışları kapatın"

Tek bir itiraz dahi dinlemeden koşmaya başladı Alâeddin...
Alplar pazarın tüm çıkışlarını kapatıp pazardan geçen tüm yol ayrımlarına akın etti. Alâeddin de okçunun geçebileceği tüm yollardan geçer olmuştu. Lakin hiç bir ize de ulaşamadı. Ne okçudan ne bir izinden eser yoktu. Aradan geçen uzun bir koşuşturma ardından. Yüreğinin kaldığı haneye doğru yola koyuldu. Pusatından keskin aklı nicedir bir güzelin esiri oluvermişti.

Okçunun hedefi belli ki kendisiydi lakin aklını talan eden hatun onun için canını hiçe saymıştı. Belki küçük bir yaraydı Gonca nın aldığı. Lakin yüreği neden bu denli acırdı. Bir gül cemalin sahibinin canını yakanı bulamamanın yüküyle dehledi atını hanesine doğru.

Ne bu yapılanı unutacaktı nede yapanı. Belki kendisine gelseydi o ok bu denli intikam peşinde koşmazdı. Fakat her ne kadar usul usul itiraf etsede, oda bilirdi bir Gonca gül'ün canını çoktan kendi canından önce düşünürdü. Bu denli hislere anlam veremezdi şehzade. Zehir dediği aklının bir oyunu muydu yoksa yüreği çoktan başka bir yürek ile bütünleşmiş miydi?

Derin bir nefes aldı Alâeddin. Yüzünü yalayıp geçen ayaz rüzgar arasında biraz daha attırırdı atın hızını.

Görmek için can attığı biri vardı. Kısa bir süre sonra hanenin kapısına vardı şehzade. Atından inip yularından tuttuğu gibi nöbet tutan alpların açtığı kapıdan içeri girdi. Atını bay Sungura emanet edip hane içine adımladı. Tek bir dakikasını da boşa geçirmek istemedi.

DİLDADE (AlGon) 🌼🗡Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum