siyasi evlilik -part4 (son)

985 41 21
                                    

"Elini korkak alıştırmayasın hızır" 

İkizinin sözüyle alaylı bir gülüş attı Hızır. "Hele sen böyle kendine pek güvenmeyesin" kendisine doğru hamle yapılan pusatı geri savuştururken devam etti sözlerine"Hemi yenersem çok ağlarsın"

Bu sefer alayla gülme sırası Kılıçta oldu. Pusatını ustalıkla sallarken sessiz kaldı. Hızır da fena sayılmazdı lakin kılıç, pusat kullanmakta ondan daha ustaydı. Bu sebeple babası o yokken kardeşlerini eğitme görevini ona vermişti.

İlk başta pek sevmemişti bu işi. Lakin kardeşleri arasında en iyi pusat kullanan biri olduğunun farkındalığı gururunu okşar dururdu. Babası ona güvenirdi, güvenini boşa çıkaramazdı.

Gelen bir diğer pusat darbesinin de geri savuştururken bir tur etrafında dönüp daha hızlı bir pusat hamlesiyle kardeşinin elinde ki kılıcı düşürdü.

"Ne o az önce gülerdin ha Hızır. "

Yerdeki pusatını alıp kınına yerleştirdi Hızır. Bir iki adımda kılıç'ın karşısına geçerken sahici bir gülümseme kondurdu yüzüne. Elleri kardeşinin omzuna giderken kendisine çekip sarıldı.

Sevgi dolu edayla birbirinin sırtını sıvazladı ikizler.
Kollarını biribirinden çekip, yumruklarını tokuştururken
"Sen beni tamamlarsın, ben seni" dedi Kılıç kardeşinin omzunu pat patlarken

"Ben dardayken sen, sen dardayken ben " diye devam ettirdi Hızır.

Kılıç tam ağzını açacağı sırada onu bölen ses Taci'nin sesi oldu.

"Benim gücümün yetmediğini sen, senin gücünün yetmediğini ben! " dedi küçük kız pusatını sıkı sıkıya tutmuş bir şekilde abilerine doğru koşarken.

Küçük kardeşlerinin bu deli hallerine alışık olan iki çocuk kendisine doğru koşan kıza gülmekle yetindi.

Her zaman 'Hiç biriniz birinden üstün değil. Sen onu, o seni tamamlar. O dardayken sen, sen dardayken o. Onun gücünün yetmedeğini sen, senin gücünün yetmediğini o. Siz birbirinizi tamamlayın ki düşmana fırsat vermeyin" diyen babalarının her sözünü dikkate alırlardı. Ona göre yaşarlardı. Hem vatana, hem de ailelerine hayırlı bir evlat olmak üçünün de hayaliydi...

"Beni neden unutursunuz? " diye serzenişte bulundu küçük kız, soluğu abilerinin yanında alırken.

Elleri dizlerinde yere eğilip koştuğundan dolayı hızlanan nefesini dizginledi bir kaç saniye.
"Sürekli aynını yapıyorsunuz. Sizi babama diyeceğim! " dedi eğildiği yerden doğrulurken

"Hele hele. Babam kendi dediydi ya, ayağın incindi bir kaç gün talim etmeyecen deyü"

Ellerine önünde bağlayıp dudak büzdü Taci. Banane dercesine omuz silkti

"İyileşti bileğim, siz beni istemezsiniz"

"O nasıl sözdür Taci'm. Hemi yokluğun baya belli oldu" dedi kılıç kardeşine bir adım yaklaşarak. Abisinin sözlerinden sonra gülümsedi küçük kız. "Sakarlıklarının ve çenenin yeri baya belli oldu" abisinin dudaklarından dökülenler gülümseyen yüzünü sinire bırakırken en ters bakışını atıp bir adım geriledi.

"Kızım ile ne deyü uğraşırsınız? "

Babasının sesini duyduğunda abilerini ardında bırakıp babasına koştu küçük kız.

"Baba"

Bacaklarına sarılan kızı kendinden hafif uzaklaştırırken yere diz çöktü şehzade. Şimdi tam da aynı boyda olmuşlardı. Kocaman gülüp babasının boynuna doladı kollarını.

DİLDADE (AlGon) 🌼🗡Where stories live. Discover now