Beni kendinden uzaklaştırıp gözlerime baktı.

"Baba olacak o adamın allah belasını versin."

Haklıydı hemde cümlesinde baştan sonra haklıydı, ben bu bedduayı her gün ediyordum. Ablam tekrar telefonunu eline aldığında Bilge ablamı aramaya çalışmıştı ama telefonu yine kapalıydı bir kaç gündür ona ulaşamıyorduk.

"Endişeleniyorum kaç gündür telefonu kapalı."

Ablamın sözünün üzerine asansörün açılmasıyla ikimizde o tarafa dönmüştük daha önce görmediğim bu adam bir adım atıp asansörün önünde durmuştu.

"Atalay seni bekliyor."

Ayağa kalktıktan sonra ablama döndüm.

"Ne olursa olsun burada kal."

Adama doğru yürürken bana ne yapacağını düşünüyordum iyileşen yaralarım ezikliklerim yeni yeni iyileşiyordu.


"Ben Bahadır."

Asansör kapandığında başımı çevirmeden ona bakmaya çalıştım ismini Tolgadan duymuştum.

"Geçmiş olsun, kaza geçirdiğini duymuştum."

Aşağı yönde haraket ederken içim az da olsa rahatlamıştı bana genelde odasında ya da o karanlık odada işkence ediyordu.

"Ben arabayı kullanıyordum bu yüzden çok yara almadım durumu kötü olan Emreydi ama şuan o da iyi."

Asansörün açılmasıyla dışarı çıkmıştı bende hemen arkasında onu takip ediyordum hava ne çabuk karardı diye düşünürken ortamı aydınlatan ışıklandırmalara bakıyordum aşırı güzellerdi.

"Bizi yalnız bırakın."

Atalay'ın sözünün üzerine herkes gidince baş başa kalmıştık ardından bana doğru yürüdü.

"Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum."

Başımla onu onaylamakla yetinmiştim ona baktıkça içimde bir yerlerin acıdığı hissediyordum çıkışa doğru ilerlerken peşinden onu takip ediyordum şirketin bahçesine çıkmıştık ve banklardan birine oturdu.

"Seninde kardeşlerin var, sizi terk eden bir kardeşin olsaydı ona yardım eder miydin?"

Boş gözlerle ona bakarken yanına oturdum ve ellerimi dizlerime koydum.

"Nasıl bir yardım?"

"Hasta ve tek kurtuluşu sensin."

Hızlıca ona dönmem onun da bana dönmesine sebep olmuştu gözlerime bakıyordu.

"Asil hasta mı?"

Başını iki yana sallayıp önüne döndü.

"O nerede ne yapıyor bilmiyorum bile."

Şaşkınlığımı gizleyemeden bakmaya devam ediyordum ilk kez bu kadar durgun görünüyordu.

"Bir kardeşim daha var."

Arkamızdan yaklaşan adamla dikkatimiz dağılmıştı.

"Atalay Bey içeride biri Asya diye bağırıp etrafı dağıtıyor."

Adamın sözüyle direkt ayağa kalkıp şirkete doğru koşmaya başlamıştım bu ablamdı.

"ASYA!"

Eşyalarını döktüğü masanın kenarında bağırarak ağlıyordu Atalay'ın adamları ablama silah çekmişti.

"İndirin şu silahları! İndirin dedim!"

Bir yandan adamlara bağırıyor diğer yandan ablama doğru hızla yürüyordum hemen yanına gelip dizlerinin dibine çöktüm.

"Abla! Dur lütfen! Ne oldu söyle!"

Onu tutup sımsıkı sarılıp başını göğsüme bastırdım halen silahlarını indirmemiş adamlara baktığımda başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki.

"Sizce tehlikeli gibi mi görünüyor!"

"İndirin silahları."

Bunu söyleyen Atalay'ın sesinin geldiği tarafa baktığımda asansörden inen Tuğkanla göz göze geldik koşarak yanımıza geldi ve yere çöktü.

"Ne oldu neyi var?"

Ablam hâlâ ağlamaya devam ediyordu bense onun böyle ağlamasına dayanamamıştım ve ağlıyordum.

"Ne oldu Şule söyle!"

Herkes başımıza toplanmıştı hemen karşımızda duran Atalaya bakıyordum kardeş böyle bir şey işte diyordu gözlerim, et ve tırnak gibiydik onun canı yansa benimde yanardı.

"Şule bana bak konuş!"

Bayılmak üzere olan ablam dudaklarını aralayıp o sözleri sarf ettiğinde dünyam başıma yıkılmıştı.

"Babam annemi öldürmüş."



Bu bölümde bittii

Lütfen yorum yapıp oylar mısınız düşüncelerinizi merak ediyorum. 🤎

Ateşin İzleri Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora