#21#

320 25 2
                                    

"Şu hayatta öğrendiğim tek şey kendimden nefret etmek oldu, zorla öğrettiler..."

YAZARINIZDAN;

Tuğra yerde yatan cesede bakıyordu. İçinden şükür ediyordu. Miniği ölmemişti..

Sarp bey tam Güneş'i vuracağı sırada elleri titredi yapamadı, bir genç kızın hayatına kıyacak kadar adı değildi. Karşısında tır tır titreyen ama cesaretli görünmeye çalışan kızı görünce kendi kızını hissetti.

Kızının sesi ona derinlerden yapma baba o suçsuz diyordu.

O anki sinirle silahı hızlıca yere attı. Silahı yere atmasıyla bir silah sesi duyuldu, silah ateş etmişti.

Ses Güneş'in kulaklarını çınlatırken Tuğra Güneş'i kontrol ediyordu.

Güneş ne kadar korkmuş olsa da cesaretli gözükmeliydi.

Gözü yerdeki hizmetlinin cesediyle Sarp Bey'in yeşillikleri arasında mekik dokuyordu.

Sarp bey ise karşısında ona korkuyla bakan gözlerin içinde, bir umut kendi kızlarını aramıştı.

Güneş birden cesarete geldi.

"Hani öldürecektin?" dedi ve biraz daha yaklaştı. Tam kalbinin üstüne parmağını koydu.

"Senin kalbinde yatan kızlar kadar masumum ben, neden hıncını Mustafa beyden çıkarmıyorsun?"

Sarp bey derin bir nefes aldı. Doğruydu Güneş'in dedikleri harfi harfine doğruydu. Masumdu...

"İşte senin adamlığın bu Sarp kaplan."

Tuğra babasına bu şekilde davranmasından rahatsız olmuştu.

"Güneş abartma."

"Namlunun ucunda sen olsaydın susan kişi ben olurdum."
Tuğra ne dediğini anlamak istercesine düşündü, ne demek istemişti?

Güneş fırsat bilip kapıya doğru koştu. Tuğra hala düşünürken Güneş dış kapıdan çıktı.

Burası ana yola yakındı koşabilirdi.Ritimli koşuyor astımını kontrol ediyordu. Ayakkabılarını topuklu seçmemiş olması en büyük şansıydı.

En sonunda otobana attı kendini.

Gelen arabalara el salladı. Bir kaç tanesi öylece geçerken siyah bir araba durdu.

"Lütfen yardım edin bana." dedi. Biraz soluklandı, kriz geçirmemeliydi.

Genç adam kıza döndü.

"İstediğiniz yere kadar bırakayım." Güneş hızla arabaya bindi.

Adamın telefonu çalmaya başlayınca açtı.

-

-Buldum patron getiriyorum.

-

-tamam patron.

dedi ve kapattı Güneş adamın dedikleriyle tekrar hayal kırıklığına uğradı. Yine kurtulamamıştı ama düşünemiyordu. Hızlanan nefes alış verişleri ve kalbine yumru oturması krizin habercisiydi. O artık ne yapacağını bilmiyordu..

Araba yavaşladığında Güneş karşısındaki silulete(yanlış olabilir) baktı.

Gözlerindeki bulut gittikçe yağunlaşıyordu. Alnında boncuk boncuk terler oluşuyordu. Yandaki kapının açılma sesi çınlama olarak geri dönüyordu kulaklarına.

Tuğra Güneş'i bu halde görünce korktu. Hemen şoföre gitti.

"Ne yaptın lan karıma?"

"Birşey yapmadım Tuğra bey."

Tuğra sinirle tabancasını çıkardı önce susturucusunu taktı sonra adamı vurdu. Çıkan sesten minik karısı etkilenebilirdi.

Güneşin yanına gittiğinde derin derin nefeslendiğini gördü. Güneş arabadan çıkmak için bir adım attıında gözlerinin önündeki bulut kararmıştı, onun için hava yağacak gibiydi.

Tuğra kollarına yığılan minik bedenle daha da pişman olmuştu. Hızlıca hastaneye gitmeleri gerekiyordu. Kriz çok ilerlemişti ve nefes alamadığı her saniye hücreleri ölüyordu.

O minik kalbi ölürse tuğra nasıl yaşardı...

Evet tuğra bencildi, kendi yaşamak için başkasının kalbini kullanıyordu.

Ama olsundu..

Tuğra'nın en sevdiği şey ise Güneş yanındayken kalbinin ritmini dinlemekti..


Bölüm sonuuu

Kısaydı ama yazarken çok tıkandım

Umarım begenmişsinizdir

Sizleri seviyorum

Diğer bölümde görüşürüz

Öptümmm

GÜNEŞ'İN BATIŞIWhere stories live. Discover now