#18#

393 29 9
                                    

"Toprak yağmura, ben sana aşık oldum yeniden..."

Kolumda hissettiğim uyuşuklukla uyandım. Sargıda olan kolum değildi ama. Yatakta hızlıca doğruldum Tuğra'nın yokluğunu yeni hissediyordum. Kokusu yataktan buram buram geliyordu. ne yalan söyleyeyim kokusu bana huzur veriyordu.

Uyuşukluğu hissettiğim bölgeye baktım hızlıca, küçük bir delik vardı.

Kahretsin!! Yine iğne yapmıştı bana. Ne iğnesi onu da bilmiyordum. Elime geçse de öğrenemeyecektim çünkü hiçbir fikrim yoktu.

Konuşmak için biraz kendimi zorladım. Ağzımın içinden birşeyler geveliyordum ama tam çıkmıyordu.

Yataktan kalkıp lavaboya gittim günlük işlerimi halletmek iki kat daha zor oldu ve şuandaki tek sıkıntım banyo yapmam gerekiyordu. Ter kokusundan başka bir koku alamıyordum vücudumdan.

Üstüme salaş bir tane tişört geçirdikten sonra altıma da rahat bir şort giydim. Bunları yaparken çıkardığım inlemeler de bana eşlik ediyordu. Odadan çıkmadan önce birazcık etrafta göz gezdirdim.

Odanın içi tamamen siyah dekore edilmiş, yatağın kenarına bir boy aynası konulmuştu. Odada başka yerlere açılan iki tane kapı vardı. Büyük ihtimalle biri lavabo diğeri de giyinme odasıydı. Odanın içinde boydan boya beyaz olan tabloda gözüm takıldı. Biraz yaklaştığımda içimi bir kuşku sardı. Tabloya elimi kaldırıp iki kere vurduğumda arkasının boş olduğunu anladım. Tam tabloyu kaldırmak için elimi uzattığımda aşağıdan bir ses yükseldi.

"Karıcım uyandığını biliyorum, yaramazlık yapma da buraya gel. Kahvaltı hazırladım sana."

işittiğim cümle emir kipiyle kurulmuştu rica etmiyordu, Gel! diyordu.

En son koluma olanları hatırlayınca içim ürperdi. En iyisi rahat durmaktı. Bana zarar vermesini sorun olarak görmezdim lakin değer verdiklerime zarar verirdi.

Yavaşça odadan çıktım. Merdivenleri inerken tek tek iniyordum.

En sonunda mutfağa ulaştığımda. Masanın başına oturmuş telefonuyla oynayan bir adet Tuğra..

Geldiğimi anlayınca kafasını bana doğru çevirdi.

"Gel yemeğini ye konuşmamız gerekenler var."

Olumlu anlamda başımı salladım.

Masada dikkatimi çeken böreği önüme alıp yedim. Birkaç domates, peynir ve salatalıktan sonra doyduğumu hissettim. Tuğra'ya haber vermek için kafamı kaldırdığımda onun yiyecek gibi bakışlarına yakalandım. Bitti anlamında kafam salladım.

"Peki o zaman sözleşmeyi imzalıyalım."

Bir tane laptop ve evrak çıkardı. Önce laptobu açıp birşeyler karıştırdıktan sonra bana doğru çevirdi.

Gördüğümün etkisiyle kısa süreli bir şok geçirdim.

Umut makinalara bağlı bir şekilde yatıyordu, çoğu yerinde ise kesikler vardı. Gözyaşlarımı geri göndermeye çabalarken Tuğra tekrar konuşmaya başladı.

"Öncelikle eğer Umut'un ölmesini istemiyorsan dediklerimi harfiyen yapıp sözleşmeyi imzalayacaksın."

Yapmaktan başka çarem yoktu. Kafamı hızlıca salladım.

"Güzel şimdi birkaç gün sonra tekrar toplanacağız. Toplantıda sen beni sevdiğini Umut'un seni zorla alıkoyduğunu söyleyeceksin. İşte bu kadar basit sözleşmeye gelirsek onu kendin okuyabilirsin bence."

Tamamen hayal kırıklığına uğradığımda Tuğra'nın benim tutunduğum dalları tek tek yok edişini seyrediyordum adeta.

Gözlerimden bir damla yaş firar etti..

GÜNEŞ'İN BATIŞIWhere stories live. Discover now