50.BÖLÜM: YARIM

Start from the beginning
                                    

"Burası neresi?" diye sordum, kısık bir sesle. Kalkmak için diğer elimi de Serap'a uzatırken Serap, yardım etmeye başlamıştı.

"Merdivenlerin hemen yanında bulunan gizli bir oda. Acil müdahale sağlanması için yıllar önce Aybars kurdu. Bilirsin ki Andromeda'nın olaysız bir günü geçmiyor."

Serap'ın dediği şey ile kıkırdadığımda dudağımın kenarı zonklamaya başlamıştı. Acıyla inlediğimde Serap, koluma dokundu.

"Kendini zorlama Eflâl, yüzün çok kötü görünüyor."

Elimi ağzıma yaklaştırıp avucumla kapattım.

"Tüh desene, Özgür artık beni beğenmeyecek. Sahi, o nerede?" dedikten sonra ayağa kalktım ve kapıya doğru adımladım.

"Sanırım aşağıda toplantı yapıyorlar."

Dişlerimin arasından derin bir nefes aldım. Karnımı zorlayan nefesim, tüm vücudumun sızlamasına neden olmuştu. Odanın aralı kapısından çıkıp merdivenlerin başında durdum. Tuna, Ateş, Bartu, Aybars ve Alpay, Özgür'ün karşısında oturuyorlardı.

"Herkese uyarımdır. Bugünden itibaren hiçbir şey, eskisi gibi olmayacak. Eski konulan kurallar, artık daha da katı şekilde uygulanacak."

Bakışlarım Özgür'ün üzerinde gezinirken siyah takımı dikkatimi çekti.

"Tek tek herkesin adımlarını satın alacağız. Yanlarında durdukları sürece bizim için çalışacaklar."

Arkamdaki kapı bir anda kapandığında Aybars'ın gözleri benimkilere çevrildi. Masa bir anda dağılırken Özgür, mekânın dışına ilerledi. Diğer herkes benim karşıma geçerken Aybars, Özgür ile bağlantımı kesti.

"Eflâl, iyi misin? Bir yerinde güçlü bir ağrı var mı?"

Belli belirsiz kafamı salladım.

"Neresi ağrıyor, ona göre müdahale edelim."

Lâl olmuş dilimle Aybars'a bakıp sadece durdum. O andan itibaren ne Aybars soru sordu ne de ben kendimi yormak zorunda kaldım. Adımlarım merdivenden aşağıya doğru salındı sadece. Hiç kimse, 'Sen nereye gidiyorsun?' diye sormadı. Çünkü herkes, benim ne olduğumun bilincindeydi.

Yarım.

Kendimi Özgür'ün odasına kapattığımda gördüğüm ayrıntı kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Andromeda yazılı kapı arasında boşluk vardı. 'ANDR' yazısı duvarda sabit kalırken 'O' ve 'MEDA' kısmı hafifçe çıkıntılı kalmıştı. Boşluğa parmaklarımı sokup kapıyı kendime doğru çektim ve içeriye girdim.

Boş siyah bir koltuk, dikdörtgen masa, hemen yanında sandalye, özenle dizilmiş bir içki dolabı ve kapakları açık bir gardırop önünde ise beyaz bir gömlek vardı. Gardıroptan kendime uyacak kıyafet seçip hızla üzerime geçirdim. Ardından küçük adımlarla gömleğin yanına geçip eğildim. Gömleğin yakasından tutup geri yükseldim ve adımlarımı sürükleyerek koltuğa ilerledim. Derin bir nefes alırken burnuma dolan kokunun ciğerlerime işlemesine izin verdim. Gömleği düzeltip üzerime örttüm ve koltuğa uzandım.

"Girebilir miyim?"

Ne ara kapandığını bile fark etmediğim göz kapaklarım açılıp Aybars'ı bulduğunda kafamı salladım. Ağır adımlarla bana doğru yaklaştı ve masanın önünde durdu. Bakışları gözlerimde dolanırken omuzları yükselip alçaldı.

"Çok korktu. Onu sadece birkaç yıl önce, Barbaros'un kazasında öyle görmüştüm. Yine saldırganlığı ve suçu kendindeydi. Gözü kimseyi görmüyor ve duymuyordu. Bize bir ihbar geldi."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 19 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ANDROMEDAWhere stories live. Discover now