31

1K 101 6
                                    

Uyarı: Cinsellik. (ben de saskinim ustume gelmeyin)

Küvetin içinde süzülen bedeni, göğsüme yaslanmıştı. Ellerim belindeydi ve kucağıma güzelce yerleştiğinden emin olmak işimin bir parçasıymış gibi özenliydim. Henüz nefesini yoluna koyamadığı için başını omzuma yasladı ve kalbim yaslandığı yere yastık olmuş gibi sıkıştı. Ellerim ince belini okşayarak yukarıya kayarken dudakları alaycı bir hareketle yukarı kıvrıldı.

"Durmayı bilmiyorsun."

Söz konusu o olduğunda, buna diyecek bir şeyim olmuyordu, evet. Eğer söz konusu olan kişi oysa, frenim yoktu. Çünkü Dora benim en büyük bağımlılığımdı ve onunla olabileceğim iki saniye dahi mücevher gibi değerliydi.

"Sen biliyor musun?" diye sorarken nefesim kulağına çarptı. Huylandı ve başını eğip kıkırdadı.

"Biliyorum." dedi ama kucağımda oturuş şekli yeterince müstehcen değilmiş gibi bir de sürtününce onu yeniden, sanki daha deminden beri kendime saklamıyormuş gibi saklamak istedim.

Saçları ıslanınca altın rengine dönmüş ve yeşilleri de sudan nasibini almış parlıyorlardı. Yanakları hafif kızarık ve dudakları neşeli bir kıvrıma sahipti. Bu dünyada gördüğüm en güzel insanlardan birisiydi ve bazen gözlerim onu tekrar tekrar kontrol etse de onun güzelliğine büyülenmeden edemiyordum.

"Yapma." diyerek onu durdurmaya çalıştım ama ikimizin de aslında durmak istemediğini biliyordum. Suyun kabarıp taşmasından endişelenmeden yüz yüze duracağımız şekilde kucağıma yerleştiğinde küvetin kenarlarını sıkıp ona baktım. Saatlerdir suyun içinde parmaklarımız buruşmuş olsa da, dudakları dudaklarımla buluştuğu an kalbim ısındı ve onu yanağından tutarak kendime daha da fazla çektim.

Göğüslerimiz birbirine çarptı ve onu ezercesine bedenime bastırdığımda boğazının derinliklerinden gelen hoş hırıltıya sırıttım. Nefes nefese benden çekilip ellerini göğsüme koydu.

"Of Caner!" demeden önce dilini alt dudağında gezdirdi.

"Canın mı yandı?" diye sordum ama yanmadığını biliyordum. Yalnızca azıcık ısırmıştım.

Dora yeşillerini kısıp bana sinirli olduğunu belirten bir bakış attığında ona kahkahalarla gülerek kendime çektim ve ılık suyun içinde birbirimize sarılırken ona olan açlığım biraz da olsa dindi. Yalnızca bir gündür sevgiliydik ama sanki yıllardır bana böyle sarılıyormuş gibi kolları belimi sarıp sarmalamıştı. Boynumdaki nefes alışverişini duydukça teorim gittikçe gerçekçi geliyordu. Onu fark etmeden senelerce sevmiş olabilir miydim gerçekten?

"Ne düşünüyorsun?" dedim benimkiler bana ağır gelince.

"Suyun sıcaklığını."

"Ne olmuş suya?"

"Suyun şu anki sıcaklığı ortalama otuz beş derece, her dakika iki derece düşse ortalama on yedi dakika burada böyle uyuyabilirim ve sonrasında kalkıp hazırlanabilirim. Hazırlanmam normalde on beş dakika sürüyor ancak evimin içinde gezinen insanların ne kadar ileri gittiklerini bilmediğim için, bugünkü kıyafetim dolabımda mı emin olamıyorum. Eğer şirkete öğleden sonra gidersek, birkaç toplantı ayarlayabilirim. PR'cıların ne yaptıklarını görmek ve oyunun ne kadar hasılat yaptığını öğrenmem lazım. Ayrıca o şerefsizi bulmam gerekiyor hem–"

Avuç içimi dudaklarına kapatıp onu susturduğumda nefesi göğsünde patladı.

"Sakin ol."

Biraz durakladı ama sonrasında avcuma bir öpücük kondurup, elimi indirdi; "Sakinim." dedi ve o öptü diye avcumda çiçekler açmış gibi hissettim.

fake it til feel it [boyxboy]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora