13

2.2K 199 37
                                    

Bacaklarımın arasında ince bir bacak ve vücudumun yarısında ise hafif sayılabilecek bir ağırlık. Kollarımın birisini mengene gibi sıktığını, boynumda ise alınıp verilen düzenli nefeslerini hissedebiliyordum. Bilinç dışı bir hareketle inleyerek uyuşmuş kollarımı çözdüm ve daha afyonum patlamadan üzerimdeki vücudun kime ait olduğu hakkındaki şok edici gerçeğe sertçe çarptım.

"Hassiktir..."

Asım Dora Demirhan, benim evimde benim yatağımdaydı ve ben de onun kişisel koruması olma görevimi yastığı olmamla değiştirmiştim.

Kolum ve bedenim arasındaki sıcak ve çıplak vücudunu hissetmek kalbimi hızlandırdı. Bana sarılmıştı. Bir eli göğsümde diğeri ise aşağıdaydı, sırtım ve yatak arasında. Muhtemelen kolu benden daha fazla uyuşmuştu.

Kendimi yataktan söküp attığımda hâlâ uyumaktaydı. Aslında çok hafif bir uykusu olduğunu düşünmüştüm ama dün akşam içki içmesi hiç yapmayacağı şeyleri yapmasına sebep olmakla kalmamış bir de uykusunu ağırlaştırmış olmalıydı.

O yatağımda sere serpe uzanırken banyoya geçip yüzüme buz gibi su çarptım. Bedenim tir tir titreyerek aynadaki aksime baktığımda dudaklarımın ölgün bir renkle şişip kabarmış olduklarını gördüm.

İşaret parmağımla dudaklarıma dokundum. Onu hâlâ hissedebiliyordum, dün geceki sıcak öpücüklerinin limonla karışık tekila tadını ve nefesimi çalmasını... Agh!

Aynadan kendimi çekip düşünmemek için hızlı davranarak mutfağa koştum. Dün geceden sonra ev o kadar dağınıktı ki toparlama hevesim baş gösterince zamanım olmadığını düşünerek kendimi bir nebze temiz mutfağa attım.

Masadaki boş tekila bardaklarına, tuzlara ve kurumuş limon dilimlerine baktım. Hemen kanıtları silmeye başladım. Kahve suyunu koyup dolaptan dört dilim çavdar ekmeği, olgun bir avakado çıkarttım.

Avakadolu tost yer miydi ki?

Ellerim tezgahta titremeye başladı. Kendimi odama geri giderken buldum. Ben ne olduğunu anlayamadan ellerim odamın kapısını aralayınca onu gördüm, ışığa çekilen kelebek gibi dibine yanaştım. Yatağın ucunda oturup huzurlu uyuyuşunu izledim.

Sarı kirpikleri belli belirsiz seğiriyordu ve dudakları hafif aralıktı. Ben onu bıraktıktan sonra bir koluna yatmış ve diğer kolu karnına sarılmıştı. Biraz dağınık ama güzel duruyordu. Işıl ışıl saçları biraz kabarmıştı, böyle daha şirin duruyordu. Daha insancıl. Daha güzel. Daha çarpıcı.

Dün akşamdan sonra aramızdaki tüm köprüler yakılmıştı. Kâh ben onun kâh o benim kucağımda, birbirimizi sömürürken konuşmamız gereken mevzuları da bu yatakta ezmiştik. Dün akşam neden evime geldiğini sorgulamamıştım, çakırkeyiftim ve onu sarhoş etmek istemiştim.

Onu öpebilmek için değil. Hayır. Sadece eğlensin istemiştim, farklı bir şeyler yapsın, kontrolü kaybetsin. Dün gece beni ilk öpen oydu.

Seni rüyalarımda görüyorum.

Titreyerek elimi saçlarına götürdüm. İçim bir hoş oluyordu dün akşamı düşününce. Aletim kasılıyordu, bedenim uyuşuyordu, ellerim titriyordu. Bütün bedenim ona hizmet ediyordu sanki. Yalnızca ona.

Gözleri aralandığında elim alnında dondu kaldı, gözlerimiz birbirine değdiğinde görünmez bir statik elektrik aramızda çatırdadı.

Elimi çektim. "Tam da uyandıracaktım."

O doğrulup elini başına götürdüğünde ve yüzünü ekşittiğinde geçen geceyi hatırlamama ihtimalini hiç düşünmediğimi hatırladım. İçime bir kor düştü. Eğer hatırlamazsa bu birçok açıdan iyi olurdu ama eğer sonradan hatırlarsa onu kullanmış gibi olurdum ona doğruları anlatmayarak.

fake it til feel it [boyxboy]Where stories live. Discover now