26

1.4K 152 16
                                    

Sabahı, sessizlik içinde menemen yiyip çay içerek geçirdik. Sanki daha demin gelecekte bizden koparabilecek bir savaşın içine girmemiş gibi ben bulaşıkları yıkadım, o da çekinse de duruladı.

Öğlene doğru kahve yaptım, ona da ikram ettim ve toplanmamış yataklarımızda karşılıklı oturarak televizyon izledik.

Öğlenleyin televizyon programları o kadar kötü ve yoğundu ki Dora hem uzun süre böyle oturup hiçbir şey yapmamaya alışkın olmadığından hem de televizyonun gürültüsünden sanırım çok geçmeden uyuyakaldı. Kafası, bir dağ olmuş yorgana düşmüş ve saçları dağınık bir biçimde alnına dökülmüştü. Kumandayla televizyonun sesini kesip kapatırken yorganımın altında kıpırdandım. Yüzü, benim bakış açımda olacak şekilde kafamı duvara dayadım. O böyle huzurla, bebek gibi uyurken gözlerimin üstüne kaç ton binerse binsin inatçı çenesinden, sol yanağındaki gamzesinden ayrılmak istemiyordum. Sonunda kalbimdeki sıcak ağırlıkla beraber gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı, yatak yoktu, ev yoktu. Kimse yoktu. Uzaklardan gelen dalga sesleri ve avcumun içinde sıcak parmaklar dışında hiçbir şey yoktu. Kafamı yana çevirdiğimde zümrütler parladı.

"Günaydın..."

"Dora... Biz buraya... Nasıl?" Dora mütevazi bir şekilde gülümsediğinde ve bana sokulduğunda parmaklarım onunkilere kenetlendi. Sonunda hiçbir şey demesine izin vermeden itiraf ettim.

"Seni özledim..." Bileğine tırmanan yaramaz parmaklarım dudağının köşesini kıvırdı.

"Yanımdayken bile uzağımdasın artık." diye devam ettim cümleme. Dora doğrulup üzerime çıktığında şokla nefesimi tuttum ve onu belinden desteklerken ne yaptığını sordum.

"Ne..?"

"Biliyor musun?" Ellerini elimin üstüne koydu ve belini okşamamı sağladı. "Beni böyle tuttuğunda içim bir hoş oluyor..."

Bu... Bunu bir kere daha söylemişti.

Yutkundum.

"Sen..." Üzgün bir sesle. "Gerçek değilsin, değil mi?"

Dora'nın gülüşü melankolik bir şeye dönüştü ve solmaya başladı. Bedeninin zayıf ağırlığı sıfıra yaklaştığında kaybolmasından korkarak ona sarıldım.

"Olamaz!"

Ve gözlerim yeniden açıldığında bu kez odadaydım. Karşımdaki boşluğa bakıyordum ama bakmak istediğim asıl şey yorganın altındaki aletimdi. Nasıl içten istediysem rüyamda da onu görmüştüm ama bu bana pek de yardımcı olmamıştı.

Eşofmanıma sığamayarak elimle düzelttiğim sırada karşıdaki divanın boşluğu dikkatimi çekti.

"Dora?" dedim. Gün batmak üzereydi bu yüzden odaya altın rengi ışıklar pembe halelerle kombin oluşturuyordu.

Ayağa kalkıp banyonun önüne geldiğimde içeriden gelen su sesleri bana nerede olduğunun ipucunu verdi. Ne hikmetse banyoya girmek için beynim sebep arıyordu. Fazla zaman geçmeden, yumruğumu kaldırıp kapıyı tıklattım.

"Dora, içeride misin?"

"Hm."

"Tuvalete girmem lazım."

"Çıkıyorum."

Dudağımı büzerek cevabını beğenmediğimi belli ettim ama bir şey de demedim. Bu sapık hallerimi de ıslak rüyamdan yeni uyanmış olmama vermek istiyordum ayrıca.

fake it til feel it [boyxboy]Where stories live. Discover now