Chapter 4- Events Starting

72 6 29
                                    

"İşe geç kaldım, işe geç kaldım."

Genç kadın kafenin kapısına koşarak yetişmeye çalışırken telaşla söylenmeye devam ediyordu.

Her ne kadar etrafındaki insanlar onun deli olduğunu düşünseler de umrunda değildi. Eğer işe geç kalırsa, gaddar patronunun çenesini çekecek durumda da değildi.

Bir pasta için gecesini harcamıştı, fakat hiç pişmanlık yaşamamıştı, Chaeyoung.

O hiç tanımadığı adam için hazırladığı pastanın enerjisiyle hızla kafeye giriş yapmış, patronuna gözükmemek için ayrılan odaya girmeden önce gözükmemeyi başarmıştı.

Hızla hazırlanarak kasa başına geçtiğinde, her zamanki takındığı sahte gülümsemesi yerine bugün gerçek bir gülümseme yerleşmişti yüzüne.

İster istemez gülümsüyordu Chaeyoung. Adını bile bilmediği bu adamın onu bu hale getirmesine anlam veremesede, bunu kafasına takmamıştı.

"Hoşgeldiniz, ne alırdınız?" Kasayı açmayı başardığında gözlerini gelen misafire çevirmişti.

"Ben çalışmak için gelmiştim ama?" Uğruna gecesini harcadığı adamı karşısında görünce şokla duraksamıştı Chaeyoung.

"Ah, hoşgeldiniz!" Kasayı unutup eğilmeye çalıştığında, Jimin hızla kızın kafasına bir şey olmaması için elini koymuş ve kafasını çarpmasına engel olmuştu.

"Dikkat edin lütfen, kafanızı çarpacaksınız!" Uyarı dolu sesiyle utancından kıpır kıpır olan kıza bakarken şaşkınlıklar içerisindeydi Prens.

Evet, bir peri vardı ve onu izlediği her saniyede kız çok durgundu. Kafasına bu periyi soğuk olarak kazımış ve şanssız bir koruyucu olarak tarihe geçeceğini bile düşünmüştü.

Fakat düşüncelerini kıran bu kıza hayran kaldığı her türlü belli oluyordu. Kraliyetinin devamlılığını sağlayacak bu perinin onun ilacı olacağında adı gibi emin olmuştu.

"Şu kağıdı görmüştüm de patronunla görüştürebilir misin acaba?" Chaeyoung memnun bir ifadeyle kabul edip hızla kendine yakın hissettiği bu yabancıyı patronuna doğru götürmeye başlamıştı.

Gaddar olarak adlandırdığı patronunun odasına geldiğinde hızla arkasındaki genç adama dönüp konuştu.

"Bak, emin misiniz bayım? Bence başk..."

"Bu iş benim için çok uygun..." Genç kadının yaka kartına bakıp konuşmasına devam etti.

"Chaeyoung?"

Chaeyoung hızla yaka kartına bakıp kafasını kaşıyarak utançla konuştu.

"Ee, o zaman madem çalışmak istiyorsunuz, buyrun..."

Patronunun kızmaması için dua edip kapıyı hızla çaldığında içeride duyduğu gür sesle sıçramıştı.

"Bay Lee, çalışmak için biri geldi." Adamın duvar gibi suratına içinden ne kadar saydırsa da dışında söylemeye gözü yememişti Chaeyoung'un.

Bu adamı hiçbir zaman sevememişti. Hatta elinden gelse, ilk fırsatta buradan gitmeyi bırak, şehrini değiştirmeyi bile düşünmüştü.

Sonuçta, bu duvar gibi adamdan ne kadar uzaksa, onun için o kadar iyiydi Chaeyoung için.

Jimin emin bir şekilde içeri girdiğinde ona hayran hayran bakmaya başlamış ve bu bakış, patronunun gür sesinden dolayı sıçramasından bozulmuştu.

"Chaeyoung, duymuyor musun? Çıksana dışarı!"

Chaeyoung hızla dışarı çıkarken Jimin, öldürücü bakışlarını onunla ilgilenmeyen adama iletmeye başlamış ve soğuk sesiyle adamın ilgisini kendisine çekmişti.

"Bir daha ona bağırmayacaksın. Şahsen, bir daha bağıracağını düşünmüyorum." Yaşlı adam, dalga geçercesine genç adama doğru bakarken konuştu.

"Nasıl konuşacağımı senden öğrenecek değilim..." Karşısındaki adamın gözlerinin parlamasıyla hızla ayağa kalkmış ve can havliyle kaçmaya çalışırken saniyeler içinde boynuna dolanan ellerle çırpınmaya başlamıştı Yaşlı adam.

"Sizi perime yaklaşamadan teker teker öldüreceğim, Bay Lee. O kral, senin küllerini gördüğünde bir kez daha koruyucu ile oynanmaması gerektiğini anlayacaktır."

Etraflarında çıkan kara büyüyle hırslanarak karşısındaki adamın boğazına daha da bastırırken ona öğretilenleri tek tek sıralamaya başladı.

"Eğer bir periye bir şey olursa ne olur biliyor musun?" Gözlerindeki o intikam parlaklığı artarken dişlerini sıkarak konuşmasına devam etti.

"Koruyucu, o dünyayı yerle bir eder. Çünkü Tanrı, periyi koruyucuya armağan etti ve bizler armağanımızı korumak zorundayız, değil mi?"

Etraflarındaki kara büyü yavaş yavaş kesilirken ellerini çekip acımasızca yerde cansız bir şekilde yatan adama baktı.

Adamın omzunda gördüğü sembolle içi alevlenirken daha önce de orada olan kardeşlerine dönmeden perisini korumak dönüşü olmayan emri vermişti.

"Chaeyoung'un kılına dahi zarar vermeden onu bu Dünya'dan götürüyoruz. Eğer önünüze engelleyen biri çıkarsa, acımadan öldürün."

Selam!

Uzun bir aradan sonra yazmak iyi geldi. Şahsen zor dönemlerden geçtim ve bu berbat bölüm için sizlerden özür diliyorum.

Neyse, pek fazla uzatmayayım.

İyi okumalar, sevgili dostum!

-Lizzie🪄

The Future Queen-JiroséDove le storie prendono vita. Scoprilo ora