Chapter 3-Ties of fate

104 10 15
                                    

Birisinin senin için endişelenmesi, belki bu hayattaki değerini gösterirdi.

Endişe, değer demekti. Değer ise Dünya'nın unutmuş olduğu insanlara verilmezdi.

Chaeyoung ise unutulmuş insanlardan bir tanesiydi. Fakat biri onun için endişelenmişti.

Aklına gelen siyahlarla gülümsemeden edememişti genç kadın. İlk kez birine karşı mahcup olmuş ve bu mahcubiyeti iliklerine kadar hissetmişti.

Yanındaki düzenli nefeslerle, Hank'ın kafasını okşamayı bırakarak yatağından yavaşça kalkmıştı Chaeyoung.

Güneşi andıran saçları yüzüne geldiğinde, yavaş bir hareketle yüzünden çekip mutfağına doğru ilerlemişti.

Onu kurtaran bu yabancıya karşı mahcuptu ve o mahcubiyetle ne yapacağını bilemeyecek kadar zavallıydı.

Bilemeyecek kadar zavallı olmasının içinde verdiği sıkıntıyı boşvermiş, kendince bir şeyler yaparak karşı komşusu olduğunu öğrendiği adama bir iyilik yapmak istemişti.

Belki bu dünyadaki en masum isteği taşıyordu Chaeyoung. İlk kez tanıştığı bu masum istekle ne yapacağını şaşırmıştı.

Sanki dünyaya yeni alışan bir bebek gibiydi. Masum olduğunu bile bilmeyen bir bebek gibiydi.

Masum olduğunu asla bilememişti Chaeyoung. Başına gelen her şey için kendini sorumlu tutarak benliğini hor görmüştü.

Küçük buzdolabının kapağını açıp, ince parmaklarıyla yumurtaları kavradı.

Hiç tanımadığı, fakat onu ilk kez değerli hissettirdiği yabancıya en özel pastasını yapmaya karar vermişti.

Bu pastayı onun için en özel kişilere yapmaya karar versede onun için özel olan biri asla çıkmamıştı.

Chaeyoung, bu tanımadığı yabancıyla ilkleri tatmış gibi hissetmişti. Ona hissettirdiği bu küçük ama değerli duygu karşısında ilk kez biri için bu pastayı yapıyordu.

Bir süre sonra hazırladığı kek karışımını fırına vererek mutfaktaki minik camında onu selamlayan yıldızları izlemeye başlamıştı.

Yıldızların ışıkları tenini parlatırken, aklına gelen genç adamla gülümsedi genç kadın.

Hiçbir zaman bir koruyucuya inanmamıştı. Aslında inanamamıştı. Dünyanın ona yüklediği yükler gözünün önünü öyle bir kapatmıştı ki, bir koruyucu bile görememişti.

Sonuçta o dünyanın unuttuklarından biri değil miydi? Onun bir koruyucusu olmaması gerekti. En azından o öyle düşünmüştü hep.

Fakat bu düşündüklerini yıkan genç adamla içine bir umut dolmuştu genç kızın. Unutulmuş insanların da koruyucuları olabilirdi belki.

Kulağına ilişen fırının sesi ile dikkatlice keki alarak süslemek için önüne koydu.

Keki dikkatlice yatay bir şekilde iki parçaya ayırıp önceden hazırlamış olan kremayı narin bir şekilde sürmeye başladı.

Özenle başladığı bu işle onu değerli hissettiren yabancının beğenmesi umuduyla normalde gösterdiği gayretin daha fazlasını göstermeye çalışmıştı.

Pasta ile işi bittiğinde aydınlanan hava ile kaşlarını çatarak saate baktı.

Pasta'ya gösterdiği özen için uykusunu feda etse de bunu umursamayarak işe hazırlanmak için odasına doğru ilerledi Chaeyoung.

Hazırlandıktan sonra pastaya baktı. Saat daha erkendi ve yabancı uyuyor olabilirdi.

Fakat bir gecesini harcadığı pastasının kötü olma ihtimali de vardı. Chaeyoung bunu göze alamadığı için pastayı alarak evden çıktı ve karşı kapının önünde durdu.

Utana sıkıla kapıyı çaldı ve pastaya dikkat ederek beklemeye başladı.

İlk kez bir insana yapacağı sürprizin heyecanıyla yerinde kıpır kıpırdı. Solgun olan teninde ilk kez güller açmış, sönmüş olan gözlerindeki ışık tekrar parlamaya başlamıştı.

Kapının açılmasıyla kalbi daha da hızlanmış, küçük bir utangaçlıkla pastayı yabancıya uzatırken konuşmuştu:

"Şey, dün için... Bu pastayı lütfen alın bayım."

Yabancının almadığını gördüğünde uykusuz olduğunu düşünerek pastayı eline sıkıştırarak önünde saygıyla eğilip geç kalacağı işine doğru koşmaya başlamıştı.

Genç adam şaşkınlığı bırakıp, genç kadının yaptığı pastaya gülümsemiş ve teşekkür etmeyi aklına not ederek pasta ile kapıyı kapattı.

Mutfağa girip perisinin ona yaptığı pastayı yemek için büyük bir heyecanla sandalyeye oturdu.

Aldığı çatal ile bir parça alıp ağzına attığında, kaderin oyunu olan bu pastaya gülümseyerek bakmıştı.

İkisi de kaderin onlar için kurduğu oyundan habersiz birbirini düşünerek geçirmişti günlerini. Koruyucu her zaman perisini düşünse bile, ilk kez peri koruyucusunun varlığını hissetmiş ve onu aklından çıkaramamıştı.

"Koruyucu ve Peri arasındaki Kader ağlarını bir pasta örmüştü ve bu pastayı ömürleri boyunca unutamayacaklardı."

Selam.

Aslında yorgun bir şekilde bu bölümü yazdım. Berbat olduğu için özür dilerim

Bu bölüm pek içime sinmese bile paylaşmak istedim

Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın!

İyi okumalar sevgili dostum!
-Lizzie💫🌒💛

(Not:Yarın bölüm gelmeyecektir)

The Future Queen-JiroséWhere stories live. Discover now