10

168 19 19
                                    

Alnıma değen elle uyandım, Felix başucuma oturmuştu. Yatağa birisinin oturduğunu ağırlığından ve kimin oturduğunu da kokusundan anlamıştım çünkü gözlerim açık değildi. Alnımdaki el de Felix'e aitti.

"Çok ateşi var." diye mırıldandı Felix, Chan'ın yatağın yanına çömeldiğini hissettim hareketlerinden. "Uyandırsak mı?" diye sordu Changbin.

"Dün akşam Felix'i eve bırakırken gördüm Minho'yu, dışarıya hava almaya çıkmıştım. Yanına gittim, biraz konuştuk, sonra ben de fark ettim yorgun olduğunu, iyi misin diye sordum, ateşine baktım. Dün akşam da yanıyordu böyle ama iyiyim diye geçiştirdi, uyuyunca geçer dedi." dedi Jeongin.

"Söyleseydin keşke.." diye mırıldandı Chan. Her şeyi duyabildiğimi bilmiyorlardı çünkü uyuyor taklidi yapıyordum.

"Gece geç saatti zaten, ben hastalıkla alakalı bir şey bilmiyorum yardım etmeye çalışsam ne kadar edebilirdim şüpheliydi, sizi de uyuyorsunuzdur belki diye uyandırmak istemedim. Minho'ya sordum yine de haber vereyim mi Chan'lara diye, o iyiyim diyince üstelemedim ben de. Bilsem üstelerdim." doğruydu, sormuştu ama ben istememiştim. Akşam akşam kimseyi endişelendirmeye gerek olmadığını düşünmüştüm. Eve girip koltuğa oturana kadar da o kadar kötü değildim zaten.

Uyuma taklidi yapmaktan yorulup gözlerimi araladım yavaşça, gördüğüm pozisyonlar tam da tahmin ettiğim gibiydi. Chan çömelmiş şekilde yatağın yanındaydı, Felix yatağın yanına oturmuş bana bakıyordu, kalanlar ise ayaktaydı.

"Günaydın.." diye mırıldandı Hyunjin hafif gülmeyle karışık, gözlerimi kırpıştırdım birkaç kere. Hâlâ çok üşüyordum ve hâlâ yanıyordum. "Niye hepiniz buradasınız? Okul yok mu bugün?" diye sordum.

"İlk ders için izin aldık hepimiz, sabah okula gitmek için seni beklediğimizde gelmedin, sonra Jeongin hasta olduğunu söyledi biz de eve geldik direkt." dedi Seungmin.

"İyiyim endişelenmeyin, gidin siz okula." dedim, gözlerimi açmakta bile zorlandığımı bilmeseler de olurdu.

"En azından birimiz kalsın, içim rahat etmez benim böyle." dedi Jisung, tam itiraz edecektim ki Felix "Ben kalırım." dedi.

Diğerleri kesinleştirmek için ona baktığında "Ben kalırım, siz gidin okula." diye tekrar etti. "Felix.." diye mırıldandım. "Kalmana gerek yok, iyiyim. Sen de g-"

"Yanında kalacağım, dedim. Sen burada hasta yatarken okula odaklanabileceğimi mi zannediyorsun?" diyerek kesti Felix sözümü. Bir şey demeden tekrar kapattım gözlerimi.

Chan ayaklandı. "Felix, sen ne yapacağını biliyorsun, anlatmama gerek yok herhalde?" dedi, Felix "Yok yok, biliyorum." dedi.

"O zaman biz gidiyoruz, bolca dinlen, tamam mı?" dedi Chan bana bakarak, gözlerimi aralayıp onlara baktım tekrar. Dudaklarımı birbirlerine bastırıp gülümsedim ve el salladım yavaşça. "İyi dersler." dedim.

Felix hariç herkes odadan çıktığında Felix'le tek kaldık. "Keşke gitseydin sen de, bir şeyim yok benim."

"Ya Minho şu iyiyim ayaklarından vazgeç artık, 39 derece ateşin var 40'a yaklaşmış hâlâ ben iyiyim diyorsun, insanların sana yardım etmesinden çekinme bu kadar ne olur ya." Felix yataktan kalkarken söylenmeye başladığında sustum.

Evet yardım istemezdim, insanlar benim için endişelensin istemezdim. Bok gibi de olsam iyi gibi davranır her şeyi içimde yaşardım ama bu engelleyebildiğim bir şey değildi. Kişiliğimdi bu benim.

"Özür dilerim." dedim, hastalık yüzünden zaten hassas olduğum ve bir anda Felix'in terslemesine maruz kaldığım için ne yapacağımı bilememiştim. Felix söylediklerinde dibine kadar haklıydı, o ayrı.

dulcet, minlixWhere stories live. Discover now