2

255 26 3
                                    

"Öde lan hesabı!"
Hyunjin hesabı ödememek için mızmızlanan Changbin'in kafasına buruşturduğu peçeteyi fırlattı.

"Ama bu ne ya! Tüm restoranı yediniz 4 kişi bölüşüyoruz yine de kurtarmıyor anasını satayım." dedi Changbin, Hyunjin'in kendisine attığı peçeteden yapılmış topu havada yakaladı.

"Kaybetmeyecektin, ağlama." dedi Minho, Changbinle uğraşmak için her fırsatı kolluyordu.

"Neyse, mızmızlanmak yok. Kaybettik, ödeyeceğiz." Chan önündeki hesaba bakarken konuştu.

"Battık amına koyayım bittik biz." dedi Jisung, Chan'ın elinden hesabı alıp birkaç saniye boş boş baktı.

"Of çok ağladınız ama ya, sıkıldım ben ödeyin artık." geriye doğru yaslanıp karşısındaki dörtlüyü süzdü Jeongin.

"Bu Minho benim bebeğimi iyice kendine benzetti." dedi Changbin ağlama sesleri çıkarırken, Minho göz devirdi.

"Mızıkçılık yapma da hesabı nasıl ödeyeceğini düşün."

"4 kart yüzünden fakir kalacağım aklıma gelmezdi, sanırım oyun niyetine kumar oynadık." dedi Seungmin, dudağını büzmüş önündeki yemeklere bakıyordu.

"Fakir kalacakmış, 3 katlı müstakil evde yaşıyorsun ne fakiri?" dedi Hyunjin, Seungmin başını masadan kaldırdı.

"Şu hesaba bak, Elon Musk ödese fakir kalır." diye karşılık verdi. Bu dörtlünün biz harekete geçmeden hiçbir şey ödemeyeceğini anladığımda "Garson!" diye bağırdım, garson geldiğinde de hesabı ödeyeceğimizi söyledim.

"Evet, hesabı alabilir miyim?" dedi garson sekizimize sırayla bakarak. Bana kötü kötü bakan Seungmin'e gözlerimle hesabı işaret ettim. "Hesabı alabilir mi Seungmin?" gülümsedim.

Seungmin hesabı yavaş yavaş ittirdi masanın üzerinden, bir yandan ittirip bir yandan bana kötü bakışlar yollamayı ihmal etmiyordu.

"Gitti paralarım." dedi Jisung dudağını büzerek. Garson hesabı alıp saygı için eğildi, daha sonra elinde hesapla masadan uzaklaştı. Changbin garson gözden kayboluncaya kadar giden hesabı izledi.

"İntikamımı alacağım." Seungmin kollarını göğsünde toplamış geriye yaslanmıştı, bana yönelik konuştu. Kaşları çatılıydı.

"Aynen, alırsın." dedi Hyunjin ayağa kalkarak. "Hadi gidelim artık doydum ben."

"Tabi doyarsın." dedi Changbin göz devirirken. "Tüm restoranı yedin, bir de doymasaydın." Hyunjin'in arkasından kalktı masadan.

"Ağlama, midemde yer kalsa seni de yerdim."

Restorandan çıktığımızda biraz ileride soluk şekilde gözüken dönme dolabı işaret edip gülümsedim. "Lunapark var! Gidelim mi?" dedim, refleks olarak ilk Minho'ya baktım, gülümserken göz göze geldik.

"Gidelim." dedi. Sekiz kişi beraber koşmaya başladık. "İlk varan kazanır!" diye bağırdı Changbin.

İlk varan Seungmin oldu. "Kazandım!" diye bağırdı, nefes nefese vardım yanına. "Tebrikler." dedim zar zor nefes alırken, yorgunlukla yere çöktüm.

"Bu yol bana bile fazlaydı."

Herkes sırayla lunaparkın giriş kapısına vardı, Jisung elimden tutup beni kaldırdı. "Sakın kapalı demeyin bana." dedi Chan, yanındaki demir direğe yaslandı.

dulcet, minlixWhere stories live. Discover now