Bir yuva hayalim vardı, kendi yuvamı kendim yaratacaktım.

Ben anne babamı seçemedim lakin çocuklarıma babalarını ben seçecektim.

"Abla, lütfen kalk ve bir şeyler ye."

"İstemiyorum." Kardeşimin dizlerinde Yattığım yerde bacaklarımı karnıma doğru çekerek biraz daha içime kapandım. Büke saçlarımı okşarken akan burnumu içime çekmiitim. "Abla doktor imkansız demedi ki?"

Sessizce kafamda dönen o sözleri haykırdım: "Diğer yumurtalığım olması gerekenden az çalışıyormuş, resmen bana anne olamazsın diyemedi de tedavi için yurt dışına gitmen gerek dedi. Ben daha elektirik faturasını ödeyemiyorum ki." Omuzlarımı düşürürken buğulu gözlerimi tavanı nemden rutubet tutmuş, duvarların rengi akmış kırık dökük birkaç eşya ile donatılmış o eve baktım.

"Hallederiz abla, çalışırız çok çalışırız. "

İniltim ile,"O adam dışarıda gezerken mi, öldürecek beni. Ya hukuk bile zenginlere var bize değil." Dedim ve sustum. Eskiden kölelerin nasıl hukukta yeri yoktu, işte binlerce yüzyıl sonunda parası olmayan kimsenin hakkını arayamayacağını beni kasıtlı yaralayan, darp raporuna sahip olduğum adamın bir gün önce tahliye olmasından anladım.

"Ben ölmek istemiyorum, ben yaşamak istiyorum." Kalp çarpıntım gittikçe artarken aniden doğrularak ayağa fırladım. Odada bir o yana bir bu yana giderken çıldırmış gibi hissediyordum. "Bulacak bizi, bulacak beni öldürecek."

Büke de benimle ayaklanmıştı: "Abla saçmalama." Diye bir nida kopardı ama ben kendimi tamamen kaybetmiştim, elimi kolumu nereye koyacağımı bilmiyor oraya buraya sürükleniyordum.

Büke'nin kolundan tutmuştum, "Hayır, hayır kalk gitmemiz gerekiyor." Demem ile beni durdurdu. "Nereye gideceğiz?"

"Bu evden kurtulmamız gerekiyor, kaçmamız lazım."

"Abla, beş paramız yok!"

"Buluruz, hallederiz."

"Nasıl?"

Tahtası eskidiği için vernikleri çıkmış cam dolaptan bana yansıyan görüntümle göz göze geldiğimde yüzümdeki yaraların kabuk tuttuğunu gördüm, ağlamaktan göz altım şişmiş sağ gözümün altı ezildiği için yeşile çalıyordu. Beni ilk önce boğarak, ardından kemeri ile döverek öldürmeye çalışan ve sonunda kasığımdan yaralayan adam onu şikayet ettiğimi öğrendiğinde bu bedeni kanı kurumuş bir ceset haline getirmekten gocunmazdı! Çünkü o arkası sağlam bir galerici ben ise kimsesiz fakir bir kızım!

"İsmimizi değiştireceğiz Büke! Bulacağız bir yolunu. "

Benden geleceğimi aldı fakat ne babamın, ne eski sevgilimin canımı almasına izin vermeyeceğim!

......

"Kızım dalıp gittin!"

"Önemli değil, kolay gelsin."

İKİ HAFTA SONRA...

Her şey biraz daha durulurken Asran ayağa kalkar kalkmaz işlerine gömüldü ve ben de artık yoluma bakmam gerektiğini anladığım ilk an kendimi Psikologta buldum. İkinci seansım ilkine göre daha rahat geçmiş olsa da beni sıkacak çok konunun olduğunu da biliyorum.

Bugünkü konuşmadan çıktıktan sonra Asran'ın evine gitmekten ziyade tadilatta olan evime bakmak için günler sonra bulduğum cesaret ile eve geldim ve kırık tuğlaların, yanmış duvarların ve patlamış camların etrafında gezinerek evin son durumuna baktım ve oldukça fazla işinin olduğuna kanaat getirdim ve ustaları evde bırakarak biraz da bahçe kısmında dolaşmak istedim lakin ilk olarak duyduğum gülüşler ardından gördüğüm görüntü kalbimi alıp sıktı ve bunu birkaç defa tekrarladı: babam olduğunu iddia eden adam kızını omzuna almış koştururken küçük kız çocuğu oldukça memnundu.

Leyle-i SüveydaWhere stories live. Discover now