Hazan Vakti| 46

24.9K 1.7K 1.4K
                                    

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim...

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

46.Bölüm

Alparslan Türkoğlu'nun anlatımından,

Aylar sonra ilk defa rahat, her şeyden herkesten uzak yalnızca birbirimizle vakit geçirebileceğimiz bir hafta geçirmek istemiştik. Yalnızca bir hafta ancak yine ve yine hiçbir şey bizim istediğimiz gibi olmamıştı. Sadece 3 gün sürmüştü bizim mutluluğumuz ve şimdi çok uzun bir süre mutlu olamayacaktık. Çünkü omzumda uyuyan kadın, kalbimin sahibi çok büyük bir yıkıma uğrayacaktı öğrendikleriyle.

Ben bile sarsılmışken onun buna dayanabileceğini düşünmüyordum ve vereceği tepkiden ölesiye korkuyordum. Yeni yeni düzelmeye başlamışken tekrar yıkılacak olması beni korkutuyordu, yıkılıp tekrar toparlanamazsa ben ne yapardım hiç bilmiyordum. Her an onun yanında olurdum ama bu ona yeter miydi bilmiyordum.

"Komutanım, isterseniz ilk önce sizi bırakalım." diyen Eray'ı hızla reddettim. "Hayır ilk önce Hazan'ı eve bırakacağız. Sonra siz evde onunla birlikte kalmaya devam edeceksiniz, ben geçeceğim tabura."

"Emredersiniz." Gözlerimle onun eve girdiğini ve güvende olduğunu görmeden gitmeyecektim. Bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı o yüzden onun iyi olduğundan emin olmam gerekiyordu.

Evimize yaklaştığımızda arabanın yavaşlamasıyla birlikte Hazan'ın kıpırdandığını hissederek bakışlarımı ona doğru çevirdim. "Geldik mi?" boğuk sesiyle birlikte başımı salladım. "Geldik güzelim."

Araba tam olarak durduğunda ilk önce arabadan ben indim. Etrafa göz gezdirdikten sonra Hazan'ın tarafına ilerleyerek kapıyı açtım. Hazan arabadan indiğinde sesini duydum. "Ben eve girerim, sen daha fazla geç kalma."

"Sen eve gir gideceğim bende. Eray, Mert ve Hamza kapının önünde olacak. Bana ulaşamazsan bile onlar sürekli buradalar tamam mı?" diyerek gözlerine baktığımda başını salladı. "Tamam."

Gözlerindeki soru işaretleri hala yerli yerinde duruyordu. Soruların yanında korkuyu ve burukluğu da net bir biçimde görebiliyordum. Bende tatilimizin erkenden bitmesinden hiç memnun değildim ama durumlar bunu gerektiriyordu ne yazık ki.

"Sen ne zaman geleceksin?" diyerek bana baktığında sıkkın bir nefes verdim. "Bilmiyorum, sen beni bekleme uyu olur mu?" dediğimde usulca başını salladı. Tekrar konuştum. "Hadi geç içeriye."

Söylediğimi yaparak kapıya doğru ilerlerken bakışlarımı Hazan'dan çekmeden Eray'a hitaben konuştum. "Dikkatli olun, gözünüzü dört açın. Kameralar kayıtta zaten ama yine de kuş uçmasına izin vermeyin."

"Merak etmeyin komutanım, emanetinize gözümüz gibi bakacağız." Bana cevap veren Eray'a doğru bakarak elimi omzuna koydum. "Teşekkür ederim."

Bakışlarım tekrar Hazan'a döndüğünde kapının kilidini açtığını ve kapıda bana doğru baktığını gördüm. Elimi kaldırdığımda ufak bir tebessüm ederek bana karşılık verdi. Her şeye rağmen gülümsemesini görmek güzeldi. Kapıyı kapattığında bende kendi arabama yönelerek bindim ve tabura gitmek üzere yola çıktım.

Kısa süre sonra taburdan içeriye girip karargahın bulunduğu binaya doğru ilerlerken kapıda beni bekleyen Fırat'ı gördüm. Yanına doğru ilerlerken konuştum. "Bu nasıl olur Fırat? Böyle bir şey nasıl olur?"

Hazan Vakti| Asker&DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin