Hazan Vakti| 17

56.6K 2.9K 917
                                    

🖇️Herkese merhabalar, nasılsınız

🖇️Umarım bölümümüzü beğenerek okursunuz. Keyifli okumalar dilerim..💖

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..🙏

17.Bölüm

Yazarın anlatımından,

Alparslan elindeki çay bardağını dudaklarına götürerek bir yudum içti çayından. Ortada hoş bir sohbet dönüyordu ama Alparslan zihnini pek veremiyordu onlara. Aklı biraz önce aşağı inen kızda kalmıştı. Yalnızca aklı da değil kalbi de onunla birlikteydi. Kolundaki saate bakarak kızın aşağı inmesinin üzerinden 15 dakikadan fazla bir süre geçtiğini gördü. Elindeki çay bardağını masaya bırakarak oturduğu yerden ayaklandı. Şimdiye kadar gelmiş olması gerekiyordu ama belki işi uzamıştır diye düşündü Alparslan.

Fırat ve Murat'ın bakışları ona kaydığında eliyle bir şey yok manasında işaret verdi. Ardından seri adımlarla merdivenlerden inerek kapıdan dışarıya çıktı. Kapıda Hazan'ı görmeyi beklerken karşılaştığı koca bir boşlukla kaşları hafiften çatıldı. Kalbinde bir sancı oluştu. Kıza kapıdan uzaklaşmamasını söylemişti ama inatçı keçi yine kendi bildiğini yapmıştı belli ki. Alparslan kapıdan birkaç adım uzaklaşarak kızın gidebileceği yerlere baktı ama hiçbir yerde yoktu. 

Onu bulamamanın verdiği sıkıntıyla derin bir nefes aldı Alparslan. Cep telefonunu çıkartarak Hazan'ın numarasını tuşladığında telefon bir süre çaldı ama açan olmadı. Alparslan tekrar tekrar numarayı aradı ama yine sonuç aynıydı. Koşar adımlarla çadıra doğru ilerledi. Belki de buraya gelmiştir Hazan diye düşündü. Ama hayır burada da yoktu.

Telefonunu tekrar çıkartıp numarayı tuşladığında artık telefon kapanmıştı ve telesekreterin sesi duyuluyordu. "Aradığınız numaraya şuan da ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyin."

Alparslan'ın kalbine bir sıkıntı düştü. Elini kalbine doğru bastırarak mırıldandı. "Allah'ım ne olursun düşündüğüm şey olmasın."

Telefonundan Fırat'ın numarasını tuşladı ancak telefon çekmediği için telsizini çıkartarak konuştu. "Tim derhal toplanın. Dışarıda sizi bekliyorum." dedi panik olmuş bir biçimde.

Alparslan çadırdan çıkarak tekrar evin önüne doğru ilerledi koşar adımlarla. Yoktu hiçbir yerde yoktu Hazan. Yürüdüğü her yerde gözleri sevdiği kadını aramıştı ama yoktu. Gözleri o çok sevdiği kahvelerle buluşmamıştı. Buluşamamıştı.

"Komutanım ne oldu?" diyerek kapıdan çıkan Fırat'a doğru baktı Alparslan. "Hazan yok." Telaşla söylediği şeyle birlikte bu sefer Murat konuştu. "Nasıl yok?"

"Telefonla konuşacağım dedi, kapının önüne çıktı. 15 dakika oldu çıkalı. Ama yok hiçbir yerde yok. Telefonu kapalı, ne çadırda ne de hiçbir yerde yok." Telaşlı telaşlı anlatmaya devam ederken Barış konuştu. "Komutanım sakin olun, buluruz. Belki buralardadır." dediğinde Alparslan başını iki yana salladı. "Yok, eğer hastaya falan gitseydi mutlaka haber verirdi bana." dedi düşünceli bir sesle.

Elini yüzüne götürerek sıvazladı. Aklı durmuştu neredeyse. Hiçbir zaman kendini kaybetmeyen, olaylara anında müdahale eden adam Kıdemli üsteğmen Alparslan Türkoğlu gitmiş, yerine duygularıyla hareket eden, mantığını devre dışı bırakmış Alparslan gelmişti. Sakin olamıyordu. Kalbi Hazan'a bir şey olacak düşüncesiyle sıkışıyordu.

"Kesin başına bir şey geldi." diye mırıldandı Alparslan. Korka korka söylediği bu cümleden sonra  Kadir konuştu. "Nasıl kaşla göz arasında kaçırdılar kızı? Kapıya kadar gelemezler, doktor hanımı ayaklarına çekmeleri lazım." diye tahminde bulunan Kadir'e karşılık Alparslan acıyla güldü. Kandırmaları kolaydı. Hastamız var gelmeniz gerek deseler Hazan koşa koşa giderdi hiç çekinmeden. Ama haber de verirdi. Bu zamana kadar kendi kafasına göre bir şey yapmamıştı ki Hazan.

Hazan Vakti| Asker&DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin