BÖLÜM ON BİR:"İNKİSAR-İ HAYAL."

52 10 39
                                    

Selam, nasılsınız?

Bu bölüm diğer bölümlere göre birazcık kısa, bölüm sonuna kadar da bayağı sakin ilerliyoruz zaten :) Diğer bölümümüz birazcık parçalara ayıracak bizi, hepimize şimdiden geçmiş olsun :)

Çok uzatmadan sizi bölüm şarkılarımız ve bölüm ile baş başa bırakıyorum... Keyifli okumalar!

Bölüm şarkıları;

Figen Genç-Nazende Sevgilim
İkilem-Kaybolurum Gülüşünde
Can Ozan-Toprak Yağmura

Yüzün kiminle gülüyorsa, yüreğin ona aittir.

~C.Chaplin


⚖️

"Bebeğim," diye bir ses duydum. Kerem'in eli, saçlarımın arasında dolanıyordu.

"Günaydın sevgilim," dedi gülümseyerek. "Hadi kalk, kahvaltı hazırladım sana."

"Günaydın," dedim yüzümde buruk bir tebessüm oluşurken. Elimi yanağına koydum, ne kadar gerilsem de, yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim. Yüzünde, şefkat dolu bir tebessüm oluştu. "Hadi kalk kahvaltımızı yapalım," dedi. Bugün yola çıkacaktık.

Annesinin mezarını ziyaret edişimizin üzerinden günler geçmişti. Bana aldığı psikiyatri randevusuna beraber gitmiştik, Güneş Hanım ile konuşmuştuk, terapilere uzaktan devam etmeye karar vermiştik, tekrar ilaçlarımı kullanmaya başlamıştım ve bunlar gibi, bir çok gelişme olmuştu.

"Tamam ama duş alayım ilk önce olur mu?" Dedim yanağını okşarken. "Olur sevgilim, bekliyorum seni." Dedi yanımdan kalkarak. Yataktan kalkıp saçlarımı ellerimle düzelttim. Dolabımdan birkaç parça kıyafet çıkardım ve banyoya ilerledim.

Ilık bir duş alıp cilt bakımı tamamladıktan sonra, üzerimi giyinip yatak odama geçmiştim.

"Müsait misin?" Diye bağırdığını duydum Kerem'in. "Gelebilir miyim?"

"Kapı açık ya sevgilim, gelebilirsin," dedim kapıdan başımı uzatarak. "Giyiniyorsundur belki diye dedim," dedi. Saçlarımı taramaya başladım.

"Saç kurutma makinen nerede?" Dedi kapısı açık olan dolabıma göz atarken.

"Dolabın üstünde, boyun yetişmezse sandalyeyi alabilirsin," dedim. Dolabım neredeyse tavana kadar uzandığı için, benim boyum anca zıpladığımda yetişiyordu. Bana, alınmış gibi bir bakış atıp saç kurutma makinesini kolayca aldı.

"Ben zıplayarak yetişiyorum da o yüzden," dedim gülerek. "Benden birazcık uzun olduğunu unutmuşum," dediğimde bana göz devirdi. "Yedi yirmi dört on santim topukluyla gezdiğin için boy farkımız kapanıyor sevgilim," dedi. Hala gülüyordum, saç kurutma makinesini elinden almaya çalıştığımda "Ben kurutacağım," dedi. "Ben kuruturum," dedim bunu neden yaptığını anlamayarak. Dalgınlıkla saçlarıma bir öpücük konduracağı sırada, kendini bir anda geri çekti. "Öpebilir miyim?" Dediğinde, yutkunup başımı salladım. Saçlarımın kokusunu içine çeke çeke bana sarılıp saçlarımı öptü. "Seni çok seviyorum,"

Ardından, yavaşça saçlarımı kurutmaya başladı.

⚖️

"Kahvelerimizi içelim, sonra çıkalım sevgilim," dedi kol saatine bakarak. Saatin beş civari olduğunu tahmin ediyordum, yol uzun olduğu için beni dörtte uyandırmıştı.  Kahvemden bir yudum daha aldım, başımı sallarken.

ACININ ASALETİ: HÜZÜNGÂH Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ