BÖLÜM BEŞ: "YABANCILAŞMIŞ BİR TANIDIK."

111 18 323
                                    

Bölümü yayınlamayı unutuyordum az kalsın :D
Nasıl gidiyor?

Bir şey diyeceğim, BÖLÜMÜN SONU FELAKETTT!!

Bölüm şarkıları;
Skapova - Ben Hala Vazgeçmedim
Canozan-Sar Bu Şehri
Shootout (Slowed + Reverb)

"Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenlerden ziyade, sevdiğinden korkulur. "

      ~Necip Fazıl Kısakürek

⚖️

Kaşlarım, sanki mümkünmüş gibi daha da çatılmaya uğraşırken "Anlamadım? " Dedim. "Ne demek istiyorsun? " Gözlerini kıstı. "Yapma, sen akıllı bir kadınsın Hazin Savcım. "

İltifatı karşısında derin bir nefes verdim. "Açık açık anlat demek istiyorum, tabii ki de ne dediğini anladım. " Dedim sinirli bir ifadeyle. Elindeki mavi kapaklı dosyayı elime tutuşturdu.

"Uğur Gürer. Bir yıldır taciz ediyormuş kuzenimi o***** çocuğu! " Elini masaya vurduğunda ona yan bir bakış attım.

Bir.

Küfürden en az alkolden nefret ettiğim kadar nefret ederdim. Bunu bilmediğini bildiğim için, bu kez birşey demeyecektim. Üçüncü gelirse, patlardım.

"Sakin olmazsan hiçbir şey yapamayız, umarım farkındasındır. Şimdi barut gibi dolanmak yerine şurayı otur ben de sakin sakin dosyayı inceleyeyim," dedim daha sakin bir sesle. Kahve bakışları gözlerime değdiğinde "Tamam mı? " Dedim. Sesim, bir çocuğa duyulan şefkati belli eder gibi yumuşacıktı.

Başını sallayıp koltuğa oturduğunda, "Biz müsait, boş bir odaya geçelim. Cüneyt buraya gelip işine devam etsin," dedim kapıya ilerleyerek. Kapıyı açtığımda Cüneyt, tam da kapının önündeydi. "Sen devam et Cüneyt. Önemli bir şey bulursan haber ver bana, " dedim. "Bir de bana sakin sakin çalışabileceğimiz bir oda göster. Kimse rahatsız etmesin ama, " dedim. Yüzünde oluşan ifade, aklından geçen pis düşünceleri ele veriyordu.

"Cüneyt, " dedim sertçe. "Senin o aklından geçen şeyleri anlıyorum, sana yediririm hepsini. Haddini bil. " Boğazını temizleyip "Pardon, sayın savcım," dedi. "Siz beni takip edin lütfen."

İsyan bayrağını çeken ayaklarımla adımlarımı güçlü tutmaya çalışsam da sarsak adımlar atıyordum. Ayakkabı ayağımı çok kötü vurmuştu.

Cüneyt bizi alt katta, karanlık bir koridora getirdi ve ışıkları açtı. Koridorun sonundaki kilitli kapıyı açtı ve eliyle geçmemizi işaret etti. "Buraya geçebilirsiniz sayın savcım. Yarın akşama kadar bile kalsanız kimse rahatsız etmez sizi. Rahatça çalışabilirsiniz. Kahve alır mısınız? "Cüneyt konuşurken gözlerim odada gezindi. Çift kişilik siyah deri bir koltuk, yanında siyah bir masa ve oldukça rahat görünen siyah bir sandalye, masanın tam karşısında boş bir kitaplık vardı. Odanın duvarları koyu griye boyanmıştı ve öyle bir kasvetli havası vardı ki kendimi boğuluyorum gibi hissetmiştim.

"Sert olsun, " dedi Kerem. Kahveden bahsediyor olmalıydı. Cüneyt kapıyı kapatarak çıktığında, sandalyeye oturdum. "Dosyadan önce, şu olayı bana anlatır mısın?" Dedim ona dönerek. Sağ bacağını sol bacağının üzerine attı.

"Amcamın kızı, Seyran. 17 yaşında, hayat dolu, sürekli kahkahalar atan, enerjik, tüm ailenin dik başlı diye bildiği, lafını kimseden esirgemeyen, ailenin en küçüğü... "

ACININ ASALETİ: HÜZÜNGÂH Where stories live. Discover now