3.3

92 16 2
                                    

İKİ YÜZ ON BEŞİNCİ GÜN

Gaius Arthur'un onu çağırdığı yerin Gwen'in evi olduğunu öğrenince hızla toparlandı. Zaten öğle olmuştu. Elyan şövalyelerle birlikte sarayda yaşıyordu. Gwen ise çok uzun zamandır Morgana'dan ayrılmıyordu, onun odasında kalıyordu.

Bu durum başta Uther'ın sinirden gözünü döndürmüştü, ancak Gaius onu sakinleştirmeyi başarmıştı. Eğer Gwen'e zarar gelirse, Merlin'den sonra Morgana'nın bir de kabuslarla uğraşırken aklını kaçıracağını söylemişti.

Uther Gaius'un umrunda bile değildi. O yüzden saklayacağına yemin ettiği büyük sırrı açıklamaktan çekinmiyordu artık. Hatta bunu yapmayı, Uther'dan Merlin için aldığı bir intikam gibi görüyordu. Bu hamlesi Arthur'un gelecekte kral olduğu zaman vereceği kararları tamamen etkileyecekti. Biliyordu ve bunu sorumluluğu olarak görüyordu.

Sanki bu iş Merlin'in ona verdiği bir emanetti. Bunu yapmalıydı, Merlin için.

Arthur öğrenmeliydi.

Saraydan gizlice çıktı ve aydınlık havada saklanarak Gwen'in evine doğru ilerlemeye başladı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Arthur Gwen'in evinde, küçük salonda volta atıyordu. Kadından izin almak için onu Morgana'nın yemeğini götürürken yakalamıştı. Gwen de Morgana gibi son yedi aydır önce inanılmaz derecede zayıflamış, ardından yavaş yavaş zorla toparlanmaya başlamıştı. Morgana'yı kendine getirmek için önce Gwen'in iyileşmesi gerekiyordu.

Morgana'yı yemek yemeye ikna etmek çok zor olmuştu ancak genç Leydi artık yemek yiyebiliyordu. Kabus görmeden uyumaya başlayabilmişti yeniden. Ancak gün boyu tek yaptığı şey Merlin'i düşünmekti. Arthur buna da çözüm bulacaktı.

Merlin'in kaybı en çok Arthur'u vurmuştu. Günün her saniyesini birlikte geçirdiği uşağını, tek arkadaşını, dostunu kaybetmek onu yakmış, kavurmuştu. İnanılmaz kilo vermişti. Hiçbir şeyle ilgilenmemişti. Gaius uyku ilacı verip adeta bayıltana dek uyumamıştı.

Sonra Lancelot karşısına geçmişti.

Lancelot önünü kestiğinde Arthur odasına dönecekti. Babasının zoruyla katıldığı meclis toplantısı bitmişti. Önündeki şövalyeye baktığında perişan halde görmek üzücüydü. Merlin'in ölümünden Arthur'dan sonra en çok etkilenen kişi Lancelot'tu.

"Sorun ne Lancelot?"

"Sorun sensin Arthur. Sen Prenssin. Kendine gelmek zorundasın. Merlin'in... Merlin'in gidişi inan bana en çok benim canımı yakıyor. O benim can dostumdu, kardeşimdi. Sen ise Merlin'in tüm hayatını, sadakatini adadığı kişisin. Seni korumak için tahmin bile edemeyeceğin kadar çok kez ölümü göze aldı o. Onlarca kez senin hayatını kurtardı. Anlayacağın, sen bana kardeşimin emaneti sayılırsın. Ya kendine gelir düzgünce yemek yiyip uyumaya başlarsın ya da ben zorla yapmanı sağlarım. Kendini öldürmene izin vermeyeceğim Arthur."

Arthur o günü düşünürken kapı çaldı. Hızla ilerleyip açtığında kapüşonunu örtmüş, yüzü hiçbir şekilde belli olmayan adamı gördü. Tereddütle içeri aldığında şapkasını indirdi ve Arthur korku, merak ve heyecanla karışan yüzünü ona dikti. Mavi gözler parlıyordu, duyacakları hakkında endişe doluydu.

Gaius prense baktı ve bir kenara geçip oturdular. Arthur beklentiyle ona bakınca Gaius derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

"Bunu asla anlatmayacağıma söz verdim ama sen Merlin'in bana emanetisin Arthur."

Emrys'in İntikamıWhere stories live. Discover now