2.7

133 14 0
                                    

Merlin Mordred'ı kucağına aldı ve atına binmesini sağladı. Eyere taktığı kemeri çocuğun beline güzelce bağladıktan sonra atın iplerini tutup çocuğa verdi. Ardından kendisi de Amanecer'a atladı ve onlara bakan Prens Arthur'a başıyla selam verdi. Sonra Lancelot ve Gwaine ile bakıştılar ve atlarını çevirip ilerlemeye başladılar.

Merlin gece pek düzgün uyuyamamıştı. Kilgharrah'ın ve Morgana'nın uyarıları aklından çıkmamıştı. Uyuyabildiği kısa zaman diliminde de başına gelebilecekler hakkında saçma rüyalar görmüştü. O yüzden kendini biraz yorgun hissediyordu. Ancak bu yorgunluk heyecanını bastırmıyordu.

Yol boyunca bazen sessizlikle, bazen konuşarak -ki çoğunlukla konuşarak- ilerlediler ve sonunda acıktıklarında durdular. Camelot'tan kahvaltı edip ayrıldıkları için saat ilerleyene dek acıkmamışlardı.

Şimdi kamp kurup avlanıp yemek yiyene kadar zaten hava kararırdı. O yüzden Gwaine tavşan avlamak üzere giderken Lancelot kuru dallar topladı. Merlin ise heybesinden örtü ve yiyecek bir şeyler çıkarmıştı. Bolca da su almıştı yanına.

Lancelot getirdiği dalları yere bıraktı ve kafasını kaldırıp sırıtarak Merlin'e baktı. Merlin onu görünce gözlerini devirdi ama lacivert irislerini altın bir ışıkla parlattı ve yerdeki dallar alev aldı.

Merlin birden kendini çok garip hissetti. Sanki izleniyorlardı. Ensesindeki saçlar diken diken olmuştu. Kafasını kaldırdı ve çevresini şüpheyle süzdü. Eğer birisi onları izliyorsa, gün boyu tekrar büyü yapamazdı. Büyüsünün ortaya çıkması riskini almıyordu.

Tabii izleyen kişi çoktan görmediyse...

Bu düşünce zihnine dolduğu anda Merlin korkuyla titredi ve kafasından attı.

Bu sırada Mordred'ın da aynı şüpheli bakışlarla ağaçların arasını izlediğini görünce ona yaklaştı.

"Sorun nedir Mordred?"

Çocuk ürkmüş gözleriyle baktı ona. Sonra cevapladı.

"Yakınlarda insan hissediyorum. İyi niyetli olmayan insanlar. Dikkatli olmalıyız Merlin."

Merlin izlendikleri şüphesinin doğrulanmasıyla endişeli bir şekilde başını salladı ama çocuğun korkmuş bakışlarını görünce gözlerini yumuşattı. Yatıştırıcı bir edayla konuştu.

"Korkma, buralarda avcılar dolaşır. Eminim onları hissetmişsindir. Sonuçta büyün amacı hissetmiyor, niyeti hissediyor. Hayvanları öldürmek de çok hoş bir niyet değil."

Mordred ona inanarak başını sallayıp rahat bir nefes aldı. Merlin ise tedirgin gözlerle çevresini izlemeye devam etti. Anlaşılan bu gece de uyku yoktu ona.

Bu sırada Gwaine elinde bir tavşanla sırıtarak geldi.

"Yemeğimizi yakaladım ama kesinlikle pişirmek umrumda değil. Bununla sen ilgileneceksin Merlin." diyip tavşanı uşağın kucağına attı. Merlin göz devirip kalktı ve kucağındaki tavşanı temizlemek üzere heybesinden bıçağını çıkardı. Bu sırada söyleniyordu.

"Emredersiniz majesteleri, başka bir arzunuz var mıydı?"

Gwaine kocaman sırıttı ve göğsünü kabartıp Arthur'un sesini taklit ederek konuşmaya başladı.

"Zırhımı cilala, kıyafetlerimi yıkat, yemeğimi yap ve beni giydir çünkü kendim giyinemem!"

Lancelot kendini tutamadan hafifçe gülerken Mordred ve Merlin kahkaha atmışlardı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Mordred bir ağacın önünde uyurken üç adam ateşin başında oturmuş sohbet ediyorlardı. Merlin hâlâ tedirgindi ama öncesine nazaran biraz daha rahatlamıştı. Gece olmuştu ve hiçbir sorun yoktu. Artık izlendiğini hissetmiyordu da. Büyük ihtimalle Kilgharrah'ın sözleri onu fazla etkilemişti.

Emrys'in İntikamıWhere stories live. Discover now