1.6

107 18 7
                                    

"Bırakalım Balinor ilgilensin işte. Sanki oraya gidince yardım edebilecek miyiz ki? Neden sen de ejderhanın yanına gitmek zorundasın ki?"

"Bu kadar korkuyorsan gelme, Merlin."

Merlin göz devirdi.

"Saçmalama, tabii ki geleceğim. Endişem sensin Arthur! Sen prenssin, geleceğin kralısın ve bir ejder tarafından kızartılırsan Uther beni astırır!"

"Bak sen, demek asılmamak için benimle gelmek istiyorsun?"

Prensin alaycı sesiyle söylediğine karşı Merlin de alayla gülümseyerek yanıt verdi.

"Elbette, başka ne için olacağını bekliyordun ki?"

"Majeste, Lord Balinor sizi bekliyor efendim."

Sör Leon'un başını kapıdan uzatıp söylediği cümle ile Merlin içini çekti ve elindeki -bulduğu en güçlü kalkandı- kalkanı güvenilmez gözlerle inceleyerek prense uzattı. Ardından sakin bir sesle konuştu.

"Hazırsın, hazırız. Yalnızca dikkatli ol, lütfen Arthur."

Demin konuşmalarının aksine bu sefer sesi ciddiydi Merlin'in. Arthur da bunun farkında olarak başını salladı. İkili başka bir şey söylemeden ilerlediler ve onları bekleyen Lord Balinor'a gittiler. Yanında Sör Leon da vardı.

"Kral Uther oraya nasıl gideceğimize dair haritayı bana ezberletti dün gece. Sizi götüreceğim."

Önde Sör Leon, arkasında Balinor, arkasında Arthur ve onun yanında Merlin olmak üzere ilerlemeye başladılar. Merlin yolu ezbere bildiğini belli etmemek için başını yerden kaldırmaksızın, sessizce yürüyordu. Herhangi bir şey belli etmesi durumunda uyduracak bahanesi yoktu.

İlerlerken Arthur öne geçip Leon ile konuşmaya başlayınca Balinor da biraz yavaşladı ve Merlin ile yan yana yürümeye başladı. Merlin hemen kaşlarını çatıp uyardı onu.

"Ejderhaya da Arthur'a da en küçük bir zarar gelecek olursa bu sarayı başına yıkarım Balinor."

"Senin bu sadakatini hak etmediğinin farkındasın, değil mi Merlin? Pendragon ailesi güvenilmez bir aile. Üstelik sonuna kadar sadık olduğun Arthur senin kimin kanından geldiğini öğrenirse, yaşamana izin verir mi sanıyorsun?"

Kısık sesle söylenen cümleler Merlin'in içini yaksa da yüzündeki ifade değişmemişti.

"Umrumda deği-"

"Ah, evet umrunda. Genç prensin seni değersiz hissettirmesi canını yakıyor. Babanı seçemezsin ama sırf böyle bir baban olduğu için ortaya çıktığı anda idaam ettirileceğini biliyorsun ve bu canını yakıyor."

"Hayır, umrumda değil. Benim görevim onu korumak, sonuna kadar da koruyacağım. Hem canımın yanması çok umrunda olsaydı, seninle üç gün önce tanışmazdım, değil mi Lord Balinor?"

Bunları fısıldadıktan sonra arayı fazlasıyla açtıkları Sör Leon ve Prens Arthur'a baktı Merlin. Balinor ile konuşurken geride kalmışlardı ve öndeki ikili fazlasıyla ilerlemişti. Merlin sinirli bir şekilde hızlandırdı adımlarını ve onlara yetişti. Öfkeli yüzüne bakan Arthur şüpheli bir şekilde süzdü onu.

"Bu kadar korkuyorsan dönebilirsin Merlin." diye takıldığında Merlin alayla gülümsedi.

"Döneyim de kendini kızartmayı başardığında babana beni suçla, değil mi Majeste? Hiç sanmıyorum. Gidiyoruz."

Leon ilk başlarda Prens Arthur ile bu kadar saygısızca konuşabilen birisiyle karşılaşacağını hiç düşünmüyordu. Sonra Merlin gelmişti. Ardından bu kadar saygısızca konuşabilen birisinin hayatta kalabileceğine ihtimal vermemişti ve birkaç gün sonra Merlin Prensin şahsi hizmetkarı olmuştu. Artık Leon şaşırmıyordu, Merlin'in maskaralıklarına tepki vermemeye alışmıştı.

Emrys'in İntikamıWhere stories live. Discover now