3.1

85 14 3
                                    

Merlin korkudan titriyordu.

Sarrum elindeki meşaleye bakarken duraklarında acımasız ve uğursuz bir gülümseme belirdi. Merlin sertçe yutkundu.

"O zaman konuşmanı ben sağlarım."

Merlin hissettiği sıcaklıkla şok ve acı dolu bir çığlık attı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Söyle, nerede o Druid çocuk?"

"Bilmiyorum."

Merlin koluna tutulan meşalenin çekildiğini hissederken derin bir nefes almıştı. Sadece iki saniye tutulmuştu. Kolu çok hafifçe kızarmıştı ama canı acımıştı.

"Ne demek bilmiyorum? Biliyorsun, konuşacaksın! Konuş! Nerede o çocuk?!"

Merlin bağıran adam ile ürktü, büyü yapamayacağını ve kendini koruyamayacağını bilmek onun adamdan korkmasına sebep oluyordu.

"Bilmiyorum." diyerek aynı cevabı verdi.

Meşale yükseldi ve koluna tutuldu. Merlin bir kez daha çığlık attı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Arthur bağırmaktan yorulan boğazı yüzünden inliyordu. İki saattir kesintisiz olarak kendisini serbest bırakmaları için nöbetçi şövalyelere bağırıyordu.

Hâlâ serbest kalmamıştı.
Hâlâ kolları zincirliydi.
Babasının bunu yaptığına inanamıyordu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Nerede o çocuk?!"

"Bilmiyorum! Bilmiyorum! Yemin ederim bilmiyorum!"

Acıyordu, yanıyordu. Ateşi ona iten ve orada kalmaya zorlayan adama karşı gelmeye çalışıyor, çırpınıyor, çığlık atıyordu. Kolları resmen yanmıştı. Ancak durmuyordu. Merlin artık yalvarmaya başlamıştı. Hali kalmamıştı.

"İtiraf edecek kadar cezalandırılmadın demek ki, bana gerçeği söyleyeceksin! Yanında bir çocuk vardı, gördüğüme eminim! Onu saraya götürdün, şimdi nereye gidiyor?"

"AHHH! YALVARIRIM BİLMİYORUM!"

"Nasıl bilmezsin?! Sen getirmedin mi?!"

Merlin hıçkırdı ve hırıltılı bir sesle cevap verdi.

"Ben sadece Louis'e verdim, nereye gideceklerini bilmiyorum. Louis onun güvende olacağı yere götürtecekti."

Sarrum bir süre durdu ve nefeslenerek gözyaşı döken büyücüyü inceledi. Ardından meşaleyi yanında durup sıradan bir anmış gibi yaşananları izleyen askere verdi. Hak ettiği şekilde acı çeken büyücüye eğildi ve konuştu.

"Madem gerçekten bilmiyorsun, işime yaramazsın. Basit ve acıyı hak eden diğer büyücülerden farksızsın. Bakalım sevgili dostumla buluşup seni ona satana kadar hayatta kalabilecek misin? Ölmesen iyi edersin, böyle dayanıklı köle zor bulunuyor."

Sonra kahkaha attı ve tek ışık kaynağı olan, aynı zamanda Merlin'i yakan meşaleyi de aldı ve zindandan ayrıldı.

Merlin koyu karanlıkta, yaşam gücünü damla damla emen zincirlerle duvara bağlanmış şekilde kaldı. Hıçkırırken sesi boğuk bir kelime oluşturdu.

"Arthur..."

Arthur onu kurtaracaktı. Merlin emindi. Prens onun arkadaşıydı, Arthur onu kurtaracaktı.

Emrys'in İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin