1.3

138 16 6
                                    

Merlin Gwen ile birlikte sarayın mutfağındaydı. İkili yemek için hazırlık yapan diğer uşak ve hizmetkarlara yardım ederken; Kral Louis yanında şövalyeleri ve Lord Balinor ile beraber yaklaşık bir saat evvel gelmişlerdi. Onları Kral Uther ve Prens Arthur klasik karşılama komitesi şövalyeleriyle karşılamışlardı. Ardından yemek yemek üzere sarayın şölen salonuna gitmişlerdi.

Merlin Lord Balinor'un kendisine -kendisi Arthur'un yanında durmuştu- bakışlarını görmüştü. Balinor yanında yürüdüğü Kral Louis'e eğilmiş ve ikili kısa bir süre fısıldaşmışlardı. Merlin huzursuzdu, nedenini bilmiyordu ama sanki Kral Louis ona ruhunu görüyormuş, onu tamamen tanıyormuş gibi bakmıştı ve bu durum rahatsız ediciydi.

Merlin yanında Gwen ile birlikte diğer uşakları peşine takıldı. Elinde büyük bir tepsi içinde yemekler vardı. Bunları Kral Uther, Prens Arthur, Leydi Morgana, Lord Balinor, Camelot'un has şövalyeleri ve Kral Louis'in getirdiği şövalyelerden oluşan ve yemek bekleyen Şölen Salonuna götürüyorlardı. Merlin hiç olmadığı kadar dikkatliydi. En küçük sakarlığı ya da hatasında Arthur onu affetmezdi, bu riske giremeyeceği bir durumdu.

Kovulamazdı, Arthur'u korumak zorundaydı ve şuan sarayda onlarca yabancı kişi varken onu yalnız bırakamazdı. Şövalyeler evet güçlülerdi ve inanılmaz yeteneklilerdi. Arthur'un kılıç kullanma yeteneği şahaneydi. Ancak büyüye karşı hepsi hiçti. Büyüye ancak büyü karş gelebilirdi. Arthur'u ancak Merlin koruyabilirdi.

Merlin şölen salonuna girdiklerini fark edince dikleşti ve yüzünü ifadesizleştirdi. Dikkatle tepsiyi taşıyarak ilerledi. Diğer uşaklar gibi o da tepsisini masaya koydu ve içindeki tüm tabakları yerleştirdikten sonra tepsiyi geri aldı, majestelerine eğilerek selam verdi ve ayrılmak üzere arkasını döndü.

Duyduğu sesle dondu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Hey, Prens Arthur, size sormak istediğim bir şey vardı."

Arthur elindeki bardağı masaya bıraktı ve Kral Louis'e döndü.

"Dinliyorum Kral Louis."

Saçları ağarmaya başlamış, uzun boylu ve yapılı, bilge bakışlı kral sessiz olmaya özen göstererek konuşmaya başladı.

"Sizin bir uşağınız varmış, aynı zamanda beş krallığın en bilge hekimi olarak bilinen Gaius'a çıraklık yapıyormuş. O bu gece burada olacak mı?"

Arthur soruyla şaşırsa da belli etmedi. Dediği gibi Merlin Gaius'un çırağıydı. Gaius da beş krallıktaki en bilge hekimlerdendi. Eliyle masaya tepsi bırakan uşağını işaret etti.

"İşte orada, Merlin."

"Bana onun hakkında bilgi verir misiniz?"

"Genelde oldukça sakar ve beceriksiz ama bazen birden bilge birisine dönüşüyor. Kılıç kullanmayı kesinlikle bilmiyor. Ancak hekimlik konusunda ne seviyede bilmiyorum. Bunların yanında sadakatinden asla şüphe etmeyeceğim belki de tek kişidir. Ancak bunu ona söylemeyin."

Yan taraftan Lord Balinor atladı.

"Peki geçmişi? Geçmişi hakkında bilginiz var mı? Annesi, babası, köyü, eğitim seviyesi hakkında herhangi bir şey biliyor musunuz?"

Arthur kaşlarını çattı. Ancak cevapladı.

"Geçmişi hakkında pek konuşmaz. Ealdor isimli köyden geldiğini biliyorum. Annesi talebelik etmesi için Gaius'a gönderdi. Hayatımı kurtardığında babam onu kişisel hizmetkarım yaptı. Ancak bundan önceki yaşamı hakkında bilgi sahibi değilim."

Emrys'in İntikamıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz