46

1.6K 150 57
                                    

46. Bölümü yazarken içimde sevinç olacak diye düşünüyordum bu bölümü yazmak için ne kadar da hevesliydim kendi şehrimin plakası için her zaman hevesle beklerdim bu bölümü yazmayı ama hayat hep tam tersini çıkartıyor karşımıza.

06.09.2023 tarihinde bu bölümü yayınlayacak olmak kaderin acı bir oyunu mu yoksa tesadüf mü bilmiyorum.

Bu bölümü kaç kişi okur ne kadar kişi hatırlar onu da bilmiyorum ama şu var ki şehrin hâlâ acılarla kavrulduğu. Hiç bir şey eskisi gibi değil artık.

Her yerini bildiğimiz çarşıda kaybolmak bir sene önce insanlarla dolu kaldırımların şimdi enkazlarla dolu olması ne kadar acı anlatamam. Her gördüğümde biraz daha eksilen binalarla sanki Maraş biraz daha kayboluyor.

Eski neşemizi ne zaman kazanırız bilmem. Ama bildiğim tek bir şey var o da 06.02.2023 ve 4.17'nin kalbimizde açtığı derin yaralar...

******************

! Bölümde "IT" filmini izlemeyenler için bol spoiler uyarısı vardır. İzlemeyenler ve izlemek isteyenler varsa o kısmı atlayabilirler iyi okumalar canlarım öpüldünüz!"

Arslan abiyi zor teselli edip sonunda eve girmeyi başarmıştık. Boran abi sağolsun bir hafta boyunca birbirimize katlanmak zorundaydık.

Elimde telefon etrafı gezmekten başım dönmüştü.

"Mira otur artık başım döndü dön dön!"

Arslan abi bana bakarken omuz silkerek telefonu yukarı tutmaya devam ettim.

Çekmesi gerekiyordu. Hani her yerde çekiyordu bu telefon. Denizin ortasında görüntülü konuşup hava atmasını biliyordunuz.

Yalan bacım yalan. Bunların topu yalan!

Kendimi koltuğa atarken yanımda oturan Boran abiye sarılıp kafamı koluna gömdüm.

"Niye telefon çekmiyor!"

Ağlamaklı bir şekilde konuşmamla Boran abi saçımı okşamıştı.

"Dağ başındayız da ondan!"

Aniden Boran abimin kolundan kalkıp ona doğru döndüm. Hafif bir yerinden sıçramıştı.

"Ya ölürsek? Ya ayağımız takılır uçurumdan düşersek?Ya eve ayı gelirse? Ya yılan sokarsa? Ya zehirlenir ölürsek? Kim kurtaracak bizi?"

"Yoh ebesinin..."

"Boran!"

Arslan abinin ikazı ile Boran abi bir anda susmuştu. Arslan abi onu umursamadan bana döndü.

"Merak etme Mira. Yanımızda telsiz var. Herhangi bir sorunda yakındaki köy korucusu ile iletişime geçeriz."

Biraz olsun içim rahatlarken sıkıntıyla ofladım.

"Eee bir hafta boyunca oturacak mıyız? Hem ben acıktım!"

Uzun zamandır yemek yememiştim. Bir zahmet yani!

Arslan abi koca karılar gibi ellerini dizlerine vurup ayağa kalktı.

"Tamam o zaman yemek yapalım. Sende bana yardım edersin."

Gülerek Arslan abiye baktım.

"Ben mi yardım edeceğim ben yumurta pisirmesini bile bilmem!"

Yalan bu arada çok güzel yemek yaparım. Ama beleş yemek yemek varken elimi niye kirleteyim.

"Bir şey olmaz. Kalk hadi kalk. Hem boş boş oturmamış olursun kalk haydi!"

Sinirle oflayarak ayağa kalktım. Ayaklarımı yere vura vura açık mekan olan mutfağa girdim.

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin