9

14.5K 743 47
                                    


"İyi misin Mira?"

"İyiyim neden sordun?"

"Elin sürekli ayağına gidiyor. Dizini falan ovuyorsun. Ayağın mı ağrıyor?"

Oha! Nasıl farkettin lan onu?

"Psikologum ben. Vücut dilinden iyi anlarım."

Ama bu bilgi bana verilmemişti. Ayrıca bu ailedeki herkes niye doktor. Resmen doktorlar filminin içine düştüm. Ah bir haftadır izleyemiyordum zaten.

"Biraz ayağım ağrıyor da."

Ayağım ilk günkü gibi ağrımaya başlamıştı. Acıdan ağlayabilirdim.

"Tamam ben iğneni getireyim. Sen de uzan biraz."

Kafamı salladım. Şu bir haftada gözlemlediğim kadarıyla en anlayışlı olanları Baran abiydi. Arslan abi saman alevi gibiydi. Birden parlıyor sonra sönüyordu. Boran abi ise en umursamaz olanlarıydı. Dünya yansa umrunda olmazdı. Çınar ise biraz daha duygusaldı. Birisiyle konuşmadan önce söyleyeceği şeyi tartıp söylüyordu.

Aysun abla ise naif bir çiçek gibiydi. Konuşması, hareketleri o kadar nazikti ki yanında kendimi odun gibi hissediyordum. İkizlerin ise yüzleri gibi karakterleri de çok zıttı. Belinay aynı annesi gibiydi. Sessiz, sakin ve naif Dolunay ise aynı Arslan abi gibiydi fevri, huysuz ve korumacı.

Ve Nuray teyze.. Vicdan azabı çekmeme neden olacak kadar düşünceli biriydi. Onca zorluk çekmesine rağmen hâlâ dimdik ayakta duruyordu. İçinde sonsuz bir iyilik var gibiydi. Tek bir kötü söz ettiğini dahi duymamıştım. Hatta bir ara babamın konusu açılmıştı. Nuray teyze gülerek bahsetmişti. Hiç kırgınlığı yok gibiydi. İyiki boşandım diyordu. Mutluydu kısacası. Mutluydular. Beni içlerine almışlardı. Adımdan başka hiçbir şey bilmemelerine rağmen beni kabul etmiş, bir ailenin ferdiymişim gibi davranmışlardı.

Kendimi kötü hissediyorum hem de çok. Şu ayağımdaki alçı çıkar çıkmaz gidecektim bu evden. Zaten onlara yeteri kadar haksızlık ediyordum.

Ve en büyük korkum kim olduğumu öğrenmeleriydi. İçlerine kadar girmiştim. Öğrendikleri an ki yüzlerini düşündükçe içim daralıyordu.

"Çok ağırın olduğu zaman söylemekten çekinme Mira."

Baran abinin sesi daldığım düşüncelerden kurtarmıştı beni. Kolumu açıp arkama yaslandım.

"O kadar olay olunca söylemeye fırsatım olmadı Baran abi."

"Tamam kardeşim sıkıntı yok."

Gözlerimi yumdum. Bana kardeşim falan dediklerinde gözlerim doluyordu. Belki yalan söylediğim,belki de kim olduğumu bilseler hayatta söylemeycekleri o sözcük yüzündendi.

"Canını mı acıttım."

"Ha!"

Baran abi kolumu incelerken boğazımı temizledim.

"Yok abi acımadı. Ayağım ağrıyor ya ondan."

"Tamam güzelim. Hadi sen dinlen biraz."

Baran abi odadan çıkınca gözlerimi zorlayan yaşları serbest bıraktım. Farkında olmadan 'güzelim' demişti bana. Büyük ihtimalle ne dediğini bile farketmemiştir.

Kafayı yemek üzereyim. Labirentin içinde kaybolmuş gibi hissediyorum kendimi. Kapana kısılmış çaresiz bir şekilde çıkış yolunu arıyorum.

Göz yaşlarımı kurulayıp yatağa iyice yerleştim. Biraz doktorlar izleyip keyfimi yerine getirebilirdim.

Ah Suat romantik kekim. Sen de Zenan gibi öküze denk geldin ama napalım kader. Ulan Zenan insan bir kitabın içine bakar. Ne kadar meraksız bir kadınsın sen ya. Ben olsam saliyesinde içinden geçerdim o kitabın.

EVİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin