11🦋Kalbimdeki Tabanca

Start from the beginning
                                    

Ben gece dolarken o bana doldu ve taştı:"Geceye hayranlığın halis mi?"

"Sokaklarda büyümüş biri geceden korkmaz ki."omuz silkip izlemeye devam ettim.

"Geçen gün kriz geçirirken çok karanlık korkuyorum demiştin bende sandım ki." Sağ ayağını sol ayağının altına koyup bana döndüğünde elindeki bardağını lal dudaklarına götürüp bardakla ufak çaplı bir temas yaşadı.

Ben ise elimdeki bardağı kavramış işaret parmağımı ağız kısmında dolandırıyordum. "Beni değil de seni konuşsak."

"Çok fevrisin be kızım." Ettiği haklı isyana bir şey diyemedim. Bu hayatta hep sabırsızdım. Belki de beklemeye artık takaatım kalmadığı içindi.

"Bana kötülük yapmış insanlara karşı güttüğüm kini bir görsen!"

"İntikam istiyorsun, yaşadığın her şeye bir suçlu arıyorsun. Bende arıyorum."

"Kimi buldun suçlu?"

Sorduğum soru germiş gibiydi. Yutkunduktan sonra yüzünü manzaraya çevirip dakikalarca ona baktı. "Benden değil mi?"

"Benden." Hissediyorum, bu kirli hikayenin sonunda Asran'dan güzel bir darbe yiyeceğimi hissediyorum. Çünkü ben bu hayatta bana yardım eden herkesin hançerini sırtımda taşıyorum.

"Deva aklımı karıştırıyorsun! Seni gördüğüm ilk günden beri kalbimin ağrımasına mani olamıyorum."

Asran acı çekiyor!

Gözlerinde görüyorum, Asran bana içindeki acıyla konuşuyor. Öylesine canhıraş sözler hakimki, öyle ki kalbinin üzerine elini getirip, "buramda büyük bir his besliyorum ama bu ne bilmiyorum!" Diye hayıflandı.

Ben ise beni ilk ne zaman gördüğünde kalmıştım, öğrenmek için sordum."Beni ne zaman gördün?"

"Bir bebekle oynuyordun!" Derken elindeki bardağı hafif hafif okşuyor ve tebessüm ediyordu. "Kahve sırası beklerken annesi sana emanet etmişti, ilk önce hayıflansan da sonra onu güldürmek için birçok şey yapmıştın ve ben senin önündeydim!" O gün hafızamın bir köşesinde birden belirse de o görüntü de Asran hiç olmamıştı. Hayat öyle ki yıllar önce yanınızdan geçmiş bir adam yıllar sonra... Yıllar sonra ne oluyor bilmiyorum.

"Çocuk sevmem aslında." Yüzümü buruşturduğumda o sırtını kanepeye yaslamıştı. İçindeki pişmanlığı diline döktü."Keşke farklı bir evrende tanışmış olsaydık." Biz farklı evrenlerde bile ikiyken bir olamazdık fakat onun ne düşündüğünü sormak istedim. "Ne olurdu ki?"

"Bilmem, belki seni sevebilirdim."

"Sevmek nasıl bir şey ki?"

"Sevmemeye yemin etmiş bir adam, sevilmeyi bilmeyen bir kadın." İçten bir iç çekip rüzgarın hafif esintisi saçımı dağıtırken o beni seyretmeye devam etti.

"Dalga geçme Asran, sevmek sevilmek ne ben bilmiyorum. Othello sevgi adı altında Desdamona'yı öldürdü." Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına koyup devam ettim." Juliet Romeo yüzünden öldü. Bu mu sevgi? "

"Sevgi... Sevgi ne kadar kızsan da kıyamamak, her anını onunla hayal etmek ve o hayaletle yıllarca yaşamak; sevgi en umutsuz anında onun gözlerine baktığında umudu görmek gibi."

"Songül'e aşık olmasan seni sevebilirdim galiba." İçimdeki hayal kırıklığını birkaç söze sığdırsam da bunu Asran'a belli etmek istemedim ve gülümseyerek devam ettim." Katı adamsın, delisin, sinirlenince gözün bir şeyi görmez; inatçı ve kontrol manyağısın fakat içinde bastırdığın bir romantik var."

Leyle-i SüveydaWhere stories live. Discover now