YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM / Bir İhtimal

396 4 0
                                    

  Mayıs ayının üçüncü akşamı... Sıradan bir akşam...
Üniversite sınavına bir ay kalması dışında hiçbir özelliği olmayan bu akşam bu kadar önemsiz kalmayacaktı. Öğrenecekti, kesin ve net şekilde öğrenecekti. Zaten ortada olan ama inanmak istemediği acı gerçekleri...
Her zamanki gibi ders çalışmayı bıraktığı gecenin o geç saatlerinde telefonunu eline aldı. Ayda'yla konuştukları şeyler yine aşağı yukarı aynı konulardı:

- "Sina boşver, unut artık onu. Kızın sevgilisi var."

- "Farkındayım ama elimizde kesin bir kanıt olmadan nasıl emin olabiliyorsun? Belki sadece arkadaşlardır?"

Ayda, sinsi hâline geri döndü:

- "Tamam, öğreneceğim. Sen rahatta kal."

- "Nasıl yapacaksın ki? Neden sorduğun ortaya çıkarsa ne olacağının farkında mısın?"

- "Bana güven. Bekle."

Artık yalnızca iki aydır tanıdığı arkadaşına güvenip beklemekten başka yapabileceği daha iyi bir şey kalmamıştı. Bekledi onu. O birkaç dakika beş altı asır gibi geçse de merakla bekledi. Bir ihtimal... Umudu olmamasına rağmen son ana kadar umudunun son kırıntısını kaybetmemişti.
Karşısında şimdi dört olasılık vardı: Sevgililerse vazgeçmek veya vazgeçmemek, sevgili değillerse vazgeçip önüne bakmak veya kalbinin sesini dinlemek... Bu birkaç dakika sadece basit bir soru yanıtını bulmayacaktı. Kendisinden saklanan sırların neredeyse tümü açığa çıkacak, bilmediği pek çok şey öğrenecekti. Bekledi, sadece bekledi.
Çok geçmeden Ayda'dan beklediği yanıt geldi:

- "Sina, öğrendim. Sevgililermiş..."

- "Kime sordun?"

- "Kızın yakın arkadaşına."

- "Anlıyorum, zaten her şey apaçık ortada gibi gözüküyordu. Ama benden gizlemelerine kırıldım. Ben onun arkadaşı değil miyim?"

- "Önüne bak, devam et, takma bunları."

Bir şekilde öğrenmişti. Gerçekler çok belirgindi artık. Söylenecek söz yoktu. Vazgeçmesi gerekiyordu. Zaten son birkaç aydır da eski senelerde olduğu kadar zorlu günler geçirmiyordu. Sadece unutmaya çalışıyordu ve artık görünüşe bakılırsa unutmalıydı. Unutmak zorundaydı. Unutmak kolay olmayacaktı. Her şeye rağmen bir yanı yine kırgındı ve duyduğu cümlelere üzülmüştü.

- "Sina, üzülme. Değmez cidden. Daha iyisini bulursun."

Ondan bu kelimeleri duymak o anda düşüncelerini pek değiştiremese de gerçeğin etkisi hafiflediğinde o mesajı daha net anlayacaktı, kelimeler belirginleşecekti.
Şimdi yapacabileceği tek şeyi yapacaktı:
Kızı unutup sınavlarda elinden gelenin en iyisini yapmak...
Böyle olmasaydı neler olurdu? İçinden bu düşünceyi de kovmadan edemedi. Ona tıpkı sonunda kıza açılmış olduğu başka bir hayat vadetseler nasıl hissederdi? Onu eski günlerdeki gibi sevebilir miydi? Ona sımsıkı sarılıp uykuya dalarken neler hissederdi?
Elveda sevdam, senden vazgeçiyorum! Gecelerimi ayırdığım, her an düşündüğüm o yüzün yerine kim bilir kaç farklı yüz daha koymaya gidiyorum! Hayatımın anlamı dediğim senden vazgeçiyorum! Seninle birlikte olabilmek için yaşıyorum diye şarkılar yazdıran senden vazgeçiyorum!Söylenecek söz kalmadı, ben gidiyorum...

Son olarak, seni çok seviyorum ve sonsuza dek seviyor olacağım. Her şeye ve aramıza girmeye ant içen herkese rağmen...
  

     Yanındaydı, sadece kendisi ve lise aşkı... Denize yansıyan mehtaba bakıyorlardı. Etrafta kimseler yoktu. Dalgalar sahile vururken lise aşkı başını omzuna yasladı. Gözlerini kapadı. Huzur doldu. Hayal ettiği gibiydi her şey... Daha ne isteyebilirdi ki? Beraber tatile çıkmışlardı, üçüncü bir kişi aralarına girmemişti. Kendi kendine bir ilişkinin peşinden koşmak zorunda olmadığı bir zamandı. Kim bilir ne yapmıştı da kızın aklını çelmişti. Kıza döndü. Aralarındaki mesafe kısaldı, kısaldı, kısaldı...
   
    Gözlerini açtı. Lise aşkını gördüğü son rüya tam da o an sona erdi. Gerçekliğe alışmakta bir an için güçlük çekti. Her şey çok güzeldi, keşke böyle kalabilseydi... Şimdi her zaman yaptığı gibi okula gitmesi gerekiyordu. Öğreneceği hiçbir şeyden habersiz gitti de... O gün, kızın yeni sevgilisini öğreneceği gün olarak tarihin tozlu sayfalarına kazınacaktı.


Yanıyor KalbimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora