ON SEKİZİNCİ BÖLÜM / Gece Kuşları

410 3 0
                                    


   Her gece yaptığı gibi canlı yayına hazırlandı ve başladı. Saatlerce boş yaptı, çok da muhabbeti olmayan arkadaşları ile sohbet etmeye başladı. Kız canlı yayına katıldığında heyecanlansa da gizlemeyi başardı. Biraz eskilerden konuştular, tanışma hikayelerinden, ortaokul günlerinden... Lise günlerinin online eğitim sistemi ile birlikte nasıl berbat olduğundan konuştular. Bir süre sonra kızdan o an beklemediği hep hayalini kurduğu teklif geldi:

- "Canlı yayına katılırsak herkes izler. Utanırım ben. Biz en iyisi google meet girelim."

   Sevincini çaktırmadan canlı yayını sonlandırdı. Hislerini kontrol etmeye çalışırken google meet bağlantısına tıkladı. Yatağına geçti. Işığı kapadı. Kesinlikle daha iyiydi. Kızın o özlediği yüzünü görmek ona çok iyi gelmişti. Derslerde de kamerasını açmamaya başladığı için o anlar daha anlamlı bir hâle gelmişti. Kıza âşık olduğunu kendine itiraf ettiği o Yeşilköy gününden yalnızca iki gün geçmişti. Artık kıza daha farklı bakıyor, ilgisini hafif hafif belli etmeye başlıyordu. Bir süre sonra toplantıda yalnızca ikisi, baş başa kaldılar. Bir süre ağızlarını bıçak açmadı. Kızın gözlerinin kapanmaya başladığını fark etti.

- "İyi geceler."

   O gece bittiğinde çok mutluydu. Kızın ilgisini canlı yayınları ile çektiğine inanıyor ve kendisiyle gurur duyuyordu. O günlerde atılan kendisine göre önemli bir adımdı. Hayalini kurduğu geceler böyle geçmiyordu muydu zaten? Yüzünü görüp gözlerini kapadığı, hayaller kurduğu...
Ertesi gün, kalktığında dün gece ne yapmış olduğunu aklına getirince içi tekrar bir tuhaf oldu. Bu gecenin de aynı şekilde geçmesi için elinden geleni yapmaya hazırdı. Daha iyi geçmesini sağlamak için beyin fırtınasına başladı. Geceyi iple çekiyordu. Düşüncelerin arasında saate baktı. Dalmıştı. Dersin başlamasına bir dakika kalmıştı. Hızla bilgisayarını açtı. Derse iki dakika geç katıldı. Neyse ki yoklama henüz alınmamıştı. Tüm kameralar son birkaç aydır olduğu gibi yine kapalıydı. KVKK zamazingosu aşkını görmesini engellerken ders sonunda başladı. Yoklamada kızın sesini duymak iyi gelse de çabuk ayıldı. Derste kendisine gelen soruyu yanıtladı. Ders edebiyattı ve edebiyat dersini hatmetmişti. Büyük bir sorun yaşamadan günü tamamladı. Akşam yemeğini yedi. Vakit gelmişti. Odasını hazırladı, ışığı kapadı ve canlı yayını başlat tuşuna dokundu.
"Evet, yayındayız!"

   Bir süre bekledi. Yayını dondurdu. Bekledi, dondurdu, bekledi, dondurdu, bekledi ve yine dondurdu. İki saat sonra kız yine geldi.
   Zor da olsa durumu geçiştirdi, internet sorununa bağladı. Dün geceki gibi google meet teklifi aldığında tereddütsüz kabul etti. Sade ve gösterişsiz bir biçimde...
Birkaç arkadaş toplantıya katılıyorlar, o günün analizini yapıyor, gündemi tartışıyorlardı.
   Bu durum, birkaç gece devam etti. Lakin bir gece daha devam etmedi. Hatta sonsuza dek... Yanlış bir davranışta bulunup bulunmadığını düşündü. Şüpheli bir olay da yaşanmamasına rağmen neden bitmişti?
  Konular mı bitmişti? Sıkılmış mıydı? Bunu bilmek isterdi. O gece müsait olmadığını söylese de her gece müsait olmaması bir süre sonra foyasını ortaya çıkaracaktı. Hevesini alıp kaçmıştı. Ondan kaçıp yine başka yüzlere gitmişti. O çok sevdiği arkadaşıyla birbirlerini her yere sürüklemeye, her kararlarını ortak almaya ant içmiş gibi davranmaya devam ediyorlardı. Sadece birkaç gün süren bir alışkanlık... Bir daha birlikte google meet açmayacaklar, gece kuşları gibi geç saatlere kadar ayakta kalmayacaklardı. Birbirlerine iyi geceler dahi demeyecek, en iyi dileklerini birbirleriyle paylaşamayacaklardı.
  O günlerde çocuk aklıyla sordu:

- "Buluşup bir şeyler içmek ister misin?"

Cevap gecikmedi:

- "Bilmem ki, söz veremem. Bu aralar pek müsait değil gibiyim."

Külliyen yalan... Devam ediyordu. Sinirle telefonunu bir köşeye fırlattı. Kullanılmaktan nefret ediyordu. Duygularıyla oynanmasından, zayıf karnından vurulmaktan...
  

Yanıyor KalbimWhere stories live. Discover now