YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM / Satranç Taşları

379 3 0
                                    

  Karşısına kulüp seçme sayfasını açtığında bu basit seçimin bile hayatının bir bölümünü etkileyeceğinden haberi bile olamazdı. On birinci sınıfta iple çekeceği kulüp derslerinin hikayesinin ilk adımını tam da o an atacaktı.

  Beş altı yaşlarındayken üçüncülük madalyası kazandığı branş olan satrancı yazarken kafasında çok da bir şey canlanmadı. Amatör olarak ilgilendiği bir branşta kendini geliştirmek iyi olurdu düşüncesiyle satranca ilk sırada yer verdi. Seçildi de. 

  Satranç sınıfının kapısından ilk adımını attığı an boş sandalye aramaya başladı. Beklediğinden fazla sayıda, yaklaşık otuz kadar öğrenci yerlerine oturmuş dersin başlamasını bekliyordu. Bu kulübü yazdıklarından haberi olmadığı birkaç sınıf arkadaşının bulunduğu masaya yöneldi. Onlarla çok yakın arkadaş olmasa bile daha iyi bir seçeneği yoktu. 

  Yalnızca birkaç on ikinci sınıf olması dikkatini çekti. Yalnızca o, Sena ve birkaç sınıf arkadaşı... Tabii bir de Ayda. Çocukluk dönemlerinin son günlerindeki bir Ayda... Onunla göz göze geldiğinde aklında hiçbir fikrin canlanmadığı ama her hafta onunla karşılaşıp bir türlü tanışamadıkları, tanışmaya bugün olduğundan daha yakın oldukları bir dönem...

  Sınıfta bir sessizlik olduğunda kapıda iki kişi olduğunu fark etti. On birinci sınıf... Evet, oydu! İnanılmaz bir şaşkınlık içerisinde bakıştılar. 

- "Sen de mi satranç yazdın?"

- "Evet, ben de senin yazacağını düşünmemiştim."

 Arkadaşıyla birlikte yan sınıftan sandalye alıp boş olan son köşeye oturduklarında üzerinden şaşkınlığını yeni yeni atıyordu. Doğru seçim yaptığına inandığı ve kendini şanslı hissettiği anlardan biriydi. 

   Çarşamba günlerinin son iki dersini iple çeker olmuştu. Farklı sınıflarda olduklarından dolayı yüzünü sadece teneffüsler ve satranç kulübünde görebiliyordu. Henüz adım atamamış olmak da onu bir nebze geriyordu. Ayrı oturdukları günlerde satranç taşlarının arasından ona bakabiliyor olmak onu yine de biraz olsun rahatlatabiliyordu. Dinlediği şarkılar eşliğinde ona bakmak ve kendini her hafta başka bir hayalin içinde bulmak... On birinci sınıfın yorucu ders programına kısa bir mola vermek herkese iyi geliyordu. Bu dönemde birlikte eğlenebilmeleri bile mucizeydi. Tek isteği maskelerin bir an önce çıkması ve sosyal mesafe kurallarının kalkmasıydı. Ona daha da yakınlaşmasının önünde en önemli engel ne başka biriydi ne de hisleri. Sadece bir virüstü.

  Bir süre sonra kızlar satranç kulübüne gelmez oldu. Yan sınıfta dersi ektikleri haftalar hatta onları okul binalarında aramaya başladığı haftalar da oldu.  Arkadaşı kızı tabiri caizse bırakmıyordu. Her hafta okulun her bir köşesinde saklanıyor, kendi aralarında eğleniyorlardı. Haftalar bu şekilde ilerlerken artık kızları aramayı bıraktı. Zaten verdiği o karardan bir hafta sonra kızlar okuldan çıkar hale geldi. 

   Duygularıyla oynanan küçük bir çocuk gibi yalnız kaldı. Ders saatlerinde onunla yürüdüğü yollardan yürür, yan sınıfa girip gelmeyeceğini bile bile onu bekler oldu. Her köşede onun neşeli sesini duyuyor, onun güzel yüzünü görüyordu. O, okuldan kilometrelerce uzakta olsa bile... 

   Kalbinde yaşatıyordu onu. Satranç kulübüne o kısa dönem için yine de minnettardı. Kıza olan kırgınlığının yanı sıra kulübün devamsızlık sistemine de kızgındı. Devamsızlık yapmanın adeta bu kadar rahat yapılabilmesi işleri zora sokmuştu. O dönemlerde artık satranç taşlarının hikayesi maziye kazılmış gibiydi. Bir daha asla buluşma olmayacaktı.

  Mayıs ayında kulübe artık geç geliyor, ağır adımlarla çantasını bırakıp bir umut yan sınıfa bakıyordu. İlkokul binasındaki o küçük vücutların teneffüs saati bittiğinde kendini yan sınıfın kapısında buluyor, içeriye şöyle bir göz atmadan edemiyordu. Yan sınıfta birkaç hafta daha Ayda'yı gördü. Sonra ne Ayda kaldı ne bir başkası...

  Haziran ayına girildiğinde sınıfa girer girmez yan sınıfa geçti. Yalnız başına iki saat oturdu. Yaşadığı onca güzel ve üzücü anıları düşündü. Başladığı yere geri dönmüştü. Lise yıllarının büyük bölümünde olduğu gibi bir kez daha... Yine yalnız kalmıştı...



Yanıyor KalbimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora