Attığı mesajlara bakmak için uygulamaya girdim ve mesajları açtım.

Gönderen; Alparslan Üsteğmen

Günaydın, doktor hanım

Cenaze saatini haber vermemi istemiştiniz. Askeri tören 11.30 da ve öğle namazına müteakiben defnedilecek.

Bu iki mesajı saat 9.00 gibi atmıştı. Ardından da ben cevap vermeyince birkaç mesaj daha atmıştı ardından. Muhtemelen o mesajları uyanmam için atmıştı ve benden ses gelmeyince aramakla bulmuştu çareyi. Çokta iyi yapmıştı.

Mesajları okuduktan sonra yataktan kalkarak kısa bir duşa girdim. Saat 10.30 olduğu için ancak yetişirdim. Uyumaya vaktim yoktu. Duştan çıktıktan sonra biraz daha ayılmıştım. Üzerime siyah bir kazak ve pantolon giydim. Orta uzunlukta olan saçlarımı omuzlarımdan sarkıttıktan sonra boynuma siyah bir şal doladım cenazede takmak için.

Daha önce bir kez kaybettiğim hastamın cenazesine katılmıştım. Küçük bir kız çocuğunun. Büyük bir kaza sonrası gelmişti. Annesi, babası ve kardeşiyle birlikte onu da kaybetmiştik. Dün olduğu gibi onu kaybetmek de beni çok etkilemişti. O yüzden cenazesine katılmıştım. Bugün de şehidimizinkine katılacaktım.

Mutfağa giderek kendime filtre kahve hazırladım ve içtim. Evden çıktıktan sonra hemen yakınlardaki taksi durağına ilerleyerek bir taksiye bindim. Adresi verdikten sonra dışarıyı izlemeye başladım. Askeriye biraz daha şehir merkezine uzak olduğundan yolculuk normalden uzun sürmüştü.

Askeriyenin girişinde ücreti ödeyerek taksiden indim. Giriş kapısına yaklaştığımda nöbetçi kulübesinde olan askerlerden biri içeriden çıkarak yanıma doğru yaklaştı. "Buyurun Hanımefendi?"

"İyi nöbetler, ben askeri cenaze töreni için gelmiştim. Alparslan üsteğmen size bilgi vereceğini söylemişti." dedim nazikçe. Adam hatırladığını belirtir bir ifadeyle başını salladı. Ardından da konuştu. "Kimliğinizi görebilir miyim?"

Çantamdaki cüzdanımın içinden kimliğimi çıkartarak karşımdaki askere doğru uzattım. Asker kimliğimi inceledikten sonra tekrar bana baktı. "Kusura bakmayın beklettim sizi ancak kontrol etmemiz gerekiyor." diyerek elindeki kimliği bana doğru uzattı.

Kimliği elinden alarak gülümsedim. "Sorun değil." İşlerini yapmak zorundalardı. Bu kadar küçük bir bekletmeyi sorun yapmak olmazdı.

Asker geçmem için kapıyı açarak askeriyenin bahçesini işaret etti. "Tören yerini biliyor musunuz? Alparslan üsteğmene sizin geldiğinize dair bilgi vereyim." dediğinde onu onaylamak için başımı salladım. Burada Alparslan'dan başka tanıdığım birkaç kişi vardı. Ancak onlara da ulaşmam mümkün değildi. O yüzden en iyi seçenek Alparslan idi.

Asker cebindeki telefonu çıkardığı sırada arkamdan gelen sesle irkildim. "Ben eşlik ederim çavuş, sen nöbetine geri dönebilirsin." diyen kişi Semih Yüzbaşıydı. Nereden geldiğini hiç görmemiştim.

"Emredersiniz komutanım!" diyerek askeri selam verdi nöbetçi asker. Ardından da kulübesine geri döndü.

Bakışlarımı nöbetçi olan çavuştan çekerek Semih yüzbaşına çevirdim. Bu sıralar fazla karşılaşır olmuştuk. Bakışlarımız buluşurken kendimi açıklamak amacıyla konuştum. "Tören için gelmiştim."

"Hoş geldiniz doktor hanım. Size eşlik edeyim." Küçük bir tebessüm ettiğimde Semih yüzbaşı eliyle karşıyı işaret etti ve tekrar konuştu. "Bu taraftan." yönlendirmesiyle birlikte işaret ettiği yönde yürümeye başlarken ikimizde sessizdik. Kolumdaki saate baktığımda törenin başlamasına biraz süre vardı.

Hazan Vakti| Asker&DoktorWhere stories live. Discover now