4🦋Kelebek Etkisi

Începe de la început
                                    

Şişmiş göz altlarından belli olan yorgunluğu sözcüklerine de yansımış, oldukça tiz ve silik çıkmıştı:"Yorucu!"

Onun aksine günler sonra iyi hissediyordum:"Nereye pır pır?" Ellerimi çapraz birleştirmiş kanat şekli yaparak baktım ona. "Dubai'ye." Dedi, hafifçe gülümsemesi bile hoştu ve dediği şehir, Dubai, hayatımda ilk defa bir ülkede fakirinin bile zengin olduğunu görmüştüm: görgüsüzler fakat bunu sonuna kadar hak ediyorlar, ah Dubai geceleri... Orada yaptığım birkaç Defile aklıma geldiğinde ihtişamını sesli düşünmüştüm:" Ah, orada çıktığım defilelerin yerini hiçbir şey tutamaz!"

"Neden hanımefendi altın kaplama elbiseler mi giyiyordunuz?"

"Ne altın, ne elmas! Ben 40 kilo inci kaplama elbise ile defile bitirdim." Bunu göstermek istediğimde de duruşunu düzeltip," Şöyleyim bak." İşaret parmağımı kaldırıp podyum yürüyüşü yapmaya başladım, incinin ağırlığında neler yaşadığımı göstermek için biraz yalpalamıştım. Asran'ın yanınan geçerken eliyle belimi kavrayıp beni bacak arasına alması öngördüğüm bir gelişme değildi lakin hoştu! "Ay." Deyip kafamı göğsüne yasladığımda çenesini omzuma koymuştu. "Podyum gülü seni."

"Kıskanma." Kafamı kaldırıp ona bakmaya çalıştığımda yeni uzamaya yüz tutmuş sakallarını yanağıma sürtmeye çalışıyordu. Elleri daha çok belimi sardığında:"E ben yokken neler yaptınız?" Diye sorup oku bir anda bana yöneltti:" sen başla yaramaz?"

O yaramaz ben oluyorum, küçük bit çocukmuşum gibi var olan davranışları artık sözlerine de yansımaya başlamıştı. Bu sefer keyfimi bozmasına izin vermeyip anlatmaya başladım. "Havuza fırlatıldım, sen söylemişsin."

"Evet."

"Sonra güreştik Cenk ile ikimiz de suyun dibine girdik." Ben kikirdeyerek Cenk'e bakarken o gülüşünü saklamak için eliyle ağzınınkapamıştı ve Asran oldukça meraklı görünüyordu. "Bak sen e?"

"Sonra puzzle yaptık, baya bi üç saat oldu galiba." Ona elimle yeri işaret ederken kaşlarını kaldırarak bi ortadaki sadece iki tanesi yerleşmiş puzzle bir de bize baktı. "İki tane mi?" Göz sevindiğini görmesem de onun kadar mükemmel olmadığımız için burun kıvırıyordu. "Baya da bitmiş!"

Cenk sessiz kalsa da  ben birden alevlenip,"Hep onun yüzünden, ver diyorum vermiyor!" Dedim. Asran'ın ise "Vermez, ibne!" Diye beni tasdiklemesi hoşuma gitmişti. Ta ki Cenk konuşana dek."Olum bak seninki bi izin verse yapacağım ama o kadar keçi ki!"

"O da haklı şimdi!"

"O zaman kuzeninin yanına alalım sizi!" Bedenimi sonunda bedeninden ayırmak aklıma geldiğinde ona bakışlarım, "neden beni değil onu tasdikliyorsun' der gibi fenaydı fakat o bundan nasibini almamak için konuyu değiştirmeyi seçti!

Akıllı adam!

"Yok ben odaya gidip biraz uyuyacağım. Sende odana!"

"Başladı bizim mesai!" Göz devirirken elimle onu itip önüne geçtiğimde arkadan Cenk'in sesini duymuştum. "Abi bende şirkete uğrayayım. " Ardından kikirdeyip,"Görüşürüz Deva Hanım!" Dedi.

"Görüşürüz Cenk Bey!" Ve arkamdan belime sarılan Asran, ona bakmadan ukala bir tavırla: "aşıksın bana biliyorsun değil mi?" Deyip elini okşamaya başladım.

"Yorgunum kızım."

"İyi o zaman uyu benimle!"

"Cık, odamda uyuyacağım." Esnerken sol eli belimi bırakırken merdivenlerin önünde iki merdiven birden atlayarak önüme geçti, ben ise merdivenleri tek tek çıkarken söyleniyordum: "Bende geleceğim o zaman!"

"Hem beni burada zorla tutan sensin!"

"Ayrıca kriz falan geçiririm mazallah!" Her merdiven atışımda bir cümle daha kurmam onu germiş olacak ki son merdivene geldiğinde arkasını dönüp, "Deva hadi kızım odana." Diye hırladı. Ben ise aynı merdivene geldiğimde işaret parmağımla birlikte baş kaldırıyordum.
"Bak Asran Arslan bana ne yapacağımı söyleyemezsin ve ben senin kızın değilim!"

Leyle-i SüveydaUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum