32. Bölüm - Ay ve Yıldız Çok Parlak - Son Söz

2.4K 246 109
                                    

Ay ve Yıldız Çok Parlak

Bir bayram sabahı için dün gece oldukça geç yatmışlardı. Sözde mükemmel bir bayram kahvaltısı hazırlayacaktı, akşam yemeği için de yan tarafa geçeceklerdi. Tüm hayallerini geciktirmekten sıkılmıştı ama her defasında bir şekilde ulaştığı için mutluydu Fulya. Yerinden esneyerek kalkarak aralık balkon kapısını açıp biraz temiz havayı içine çekti. Duyduğu birtakım seslerden dolayı kaşlarını çatıp hemen balkonda aşağıya baktı. Ela ve Efe'nin bahçelerinde olduğunu gördü. Saatine bakınca dokuza geldiğini gördü. Sabahın köründe bu veletler ne yapıyordu? Aşağıya doğru eğilip onları dinlemeye başladı.

"Hayır Efe işe gideceksin ve ben de güzellik merkezine gideceğim, neden anlamıyorsun! Sürekli evde oturmak istiyorsun!" diye sinirli bir bağırışla ayağını yere vurdu Ela.

Efe sinirle el kol hareketi yaparak "İyi de benim işim bilgisayar başında, istediğim yerden çalışırım. Kuzey dayım da öyle yapmıyor mu?" diye o da bağırdı.

"Ben dostlarımı brunch'a çağıracağım, gelemezsin, sonra gel!"

"Ne halin varsa gör ben eve gidiyorum! Sürekli mızıkçılık yapıyorsun!"

"Seninle bir daha oyun oynarsam bu kaç olduğu aklıma gelmiyor ama görürsün, kendime yeni bir eş seçeceğim, mesela Cem'i!"

"Ben de başka birini seçerim çok mu zor sanki," deyip yan tarafa doğru sinirle gitmeye başladı Efe.

Fulya beyninden vurulmuş gibi başını tutup hızla içeriye geçti. Hayır kızını böyle yetiştirmemişti, bu evcilik oyunundan uzaklaşsın diye gittiği o okula hayvan gibi para ödüyordu. Sitedeki çocuklar sözde çok iyi eğitimler alıyordu, biri Fransızca biri İtalyanca biri bilmem neyce biliyordu, ah o annelere güvenmeyecekti, hepsinin işi gücü hava atmaktı. Efe'ye nasıl diklenmekti o öyle, peki ya diğer sözleri? Kuzenine yaptıklarının hesabını verecekti Güneş Ela, tabii bu saçma sapan evcilik oyununda!

Sinirli horul horul uyuyan kocasına bakıp hızla yatağa atladı ve Arslan'ı sarsmaya başladı. "Arslan hemen kalk! Hemen!"

Arslan panikle uyanıp "Ne oldu? Ne oldu?" diye bağırınca.

"Çıkar üstü hemen yeni bir çocuk yapıp onu inşa etmem lazım. Bizim kız olmadı, tutmadı," deyip kocasının üstündeki tişörtü çekiştirmeye başladı Fulya.

Arslan onu durdurup "Sapıttın iyice ne demek tutmadı?" diye kızıp ellerini itekledi.

Fulya oflayarak kollarını göğsünde birleştirdi. "Ya ben Ela'yı titizlikle yetiştirdim, saçma sapan oyunlardan korumaya çalışırken, kızım dediğim bacaksız Güneş Hanım, evcilik oynuyor seviyesiz çocuk!" diye sinirle söylendi. Kocasının kendisine anlamsız bir şekilde baktığını görünce "Şöyle bakma bana, delirtme beni! Evcilik ne ya! Bir de modernleştirmişler, dostlarımı brunch'a çağıracağım eve gelme, deyip Efe'yi kışkışladı. Sen işe gideceksin ben güzellik merkezine gideceğim ne demek?" diye söylenmeye devam etti.

Arslan gözlerini ovuşturarak gülmeye başladı. "Benim ela gözlü bebeğimin canı kıymetli, çalışmayı oyun oynarken seçmemesi zekâ göstergesi bence," deyip esnedi.

"Arslan gülme delirtme beni! Efe'yi boşadı, kendine koca bile buldu, sen daha gül burada," deyip onu nereden vuracağını iyi bilen Fulya sinirle gülümsedi.

Arslan hemen kaşlarını çatıp "Ne biçim oyun bu ya! Bu çocuklar bunları nereden öğreniyor?" deyip kızgınca yataktan kalktı.

Fulya onu kendi tarafına çektiği için mutluydu, genelde bacaksız kızının yanında oluyordu sonuçta! Oğlu olmasaydı, bu evde ikinci sınıf muamelesi görecekti. "Bence de! Ben ona ne kitaplar okuyup büyüttüm -ki devam de ediyorum- hakkımı helal etmem bak bu oyunlarına devam ederse," deyip o da hemen ayaklandı.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now