6. Bölüm - Ay En Tepedeyken

1.9K 260 187
                                    

Ay En Tepedeyken

Barış eski dostunun direkt gözlerine baktı. "Merhaba!" derken sesini öyle keskin çıkıyordu ki hepsi de anladı neden olduğunu.

"İyi akşamlar." Fulya daha düz bir sesle selamladı, pek bakmadı da yüzlerine.

Yaprak, Barış'ın sesinden sonra elindeki parmaklarını avucun içine sakladı korkuyla. "Hoş geldiniz," dedi sesi titrerken.

Ayakta birkaç saniye durdular. Barış, Yaprak'a odaklanmış bir şekildeydi. Arslan da hala eski aşkının ve eski dostunu karşısında olduğuna inanamıyordu. Yaprak, Barış hariç her noktaya kitleniyordu. Fulya'yla bir anda göz göze geldiklerinde parmağındaki yüzük daha da ağırlaştı. Kim bilir Barış'ın gözlerine baktığında bu yüzük ne denli can acıtıcı olacak? Bu düşünceden kurtulmak için onun terk edişini düşünmeye odaklanıyordu ancak başarılı olamıyordu. Fulya hızlı bir analizle Yaprak'ın sakladığı yüzüğü görüp içinden küfretti o anda. Barış'a palavra atarken bunun gerçek olmasını cidden beklemiyordu. Arslan'ın da yüzüne bakmak yerine ellerine bakınca onda yüzük filan görmeyince tek kaşını kaldırdı. En sonunda Barış'ın çöken omuzlarına ve yüzüne odaklanınca onun koluna dokunup oturmaları için yönlendirdi.

Hepsi yerine oturunca yine bir sessizlik hâkim oldu. Fulya ilk konuşanın kendi olacağını biliyordu, zira bu ekibin huyundan suyundan oldukça bilgi sahibiydi.

"Görüşüyor muydunuz siz ya?" diye Yaprak'a bakarak sordu Fulya. Arslan'la muhatap olacak yüzü yoktu. Gözlerine bakınca canının acıyacağından emindi.

Yaprak kendisine sorulan bu soruyla bir an ne diyeceğini bilemedi. Kafasında o kadar fazla soru dönüyordu. Kendini daha şimdiden köşeye sıkışmış hissediyordu. Neyden korktuğunu bilmiyordu ama ellerinin titremesini engellemiyordu. Bu kadar korkak bir kadın değildi fakat şu an her şey çok acınasıydı.

Yaprak'tan cevap gelmeyince araya Arslan girdi. "Son dört yıldır görüşüyoruz, evet," dedi Fulya'ya bakıp. Fulya'nın gözlerine bakmak istiyordu zaten. O en son karşı karşıya geldiklerinde 'kaderime yenilmeyeceğim, senle asla karılaşmayacağım,' lafını hatırlatmak istiyordu belki de.

Fulya kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi. "Gerçekten de avukatı olmuşsun da bunu dava konuşmalarında gerçekleştirirsen daha sevimli olabilir. Zira ben eski bir dost olarak sordum," dedi. Arslan'la göz göze gelince de en sonunda kalbi hiç beklediği gibi bir tepki vermedi, acıdan uzak tatlı bir ritme sebep oldu. Arslan, Fulya'nın yapılı burnuna bakıp gülümsediğinde Fulya bir an tansiyonun düştüğünü hissetti. Hala üzerinde bu adamın etkisinin büyük olduğuna inanamıyordu. İki tokat atıp sarılsa yeriydi yani!

Arslan gülümsemesini soldurup bakışlarını hızla Fulya'dan çekti. Fulya neye uğradığını şaşırdı bir an ki Arslan da tam olarak bunu istedi. Hiç gerçek olmasa da artık göz göze gelmelerinin hiçbir önemi olmadığını hissettin istedi. Ezbere bildiği yüzündeki değişikleri ezberlememek adına ona bakmamak en iyisiydi.

"Ne zaman döndün?" dedi Arslan, Barış'a. Onunla göz göze gelince Yaprak'la evlilik planlarına son vereceklerini hissettirdi yüreği çoktan. Pekâlâ böyle hissetmeyecekti. O kadar kızgın ve kırgındı. Karşısında dağılmış bir adam görmeyi hayal etmemişti. Gözlerindeki keder, saçına yansıyan kırık beyazlar, yüzüne oturmuş yorgunluk... Bu yıllar sonra karşılaşmayı beklediği Barış değildi. Bir yerde, içinde bir yerlerde onun daha başka bir adam olduğunu düşünüp öfkeleniyordu ne güzel kendi kendine... Şimdi sormazdı da... Sorsa cevap alabilir miydi ondan da emin değildi.

"Birkaç hafta önce. Tatildeymişsin ama—"

"Hım ailesiyle," diye araya sessizce girdi Fulya bir anda. Gözlerini kapatıp içinden demediği için kendine sinirlendi.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now