3. Bölüm - Güneş En Tepedeyken

1.8K 207 36
                                    

Güneş En Tepedeyken

Kalabalık bir gruplardı, herkes kazandığı okula gitmek için gün sayıyordu. Tabii yine de son zamanlarını arkadaşlarıyla geçiriyorlardı. Okuldan samimi olan on arkadaş olarak Mersin'e gelmişlerdi günübirlik. Yarın Fulya, Barış ve Arslan aileleriyle birlikte İstanbul'a geçeceklerdi. Daha doğrusu Barış'ın ailesinden kimse gelmeyecekti, Kadir Bey onun velisi konumu üstlenmişti. Fulya'nın annesi evlenme arifesinde olduğu için gelmeyecekti ve babası onu İstanbul'da karşılayacaktı. Arslan'ın zaten babası annesi illaki orada olacaktı.

Sırtı sevgilisinin koluna dayanmış ve bacaklarını da Barış'ın olduğu tarafa uzatmış keyifle meybuzunu yiyordu Fulya. Arslan ve Barış da soğuk bira içiyordu. Denizde o kadar çok vakit geçirmişlerdi ki üçü de yorgundu. Diğerleri hala denizdeydi.

"Hiç enerjileri bitmiyor bunların ya!" dedi Arslan biraz geri doğru poposunu oynattı. Onun kıpırdanmasıyla Fulya'nın rahatı bozuldu ve sırt üsttü Arslan'ın bacaklarının üzerine üsttü. Arslan ve Barış onun bu haline güldüler.

"İki dakika yerinde rahat duramıyor musun Arslan ya! Keyfimi bozuyorsun!" Hiç keyfini bozmadan meybuzunu yemeye devam etti Fulya.

Barış onun büyük bir iştah yemesine en sonunda karışarak "Kızım doğru düzgün ye düşünü ya, kimse almıyor elinden, gereksiz malzeme veriyorsun millete," dedi.

"Sevgilimi üstlerine sağlarım."

Arslan birasından çıkıp güneş gözlüklerini hafifçe indirerek "Sağlarım derken köpek miyim ben?" dedi.

"Hayvanı yanlarım var şimdi yalan yok. Hoşlaşıyorum o kısımlardan," diyerek serserice güldü Fulya.

"Tartışma sebepleri yaratıp hiç oralı olmadan muazzam bir şekilde sıyrılıyorsun honki bonki," diyerek sevgilisine takıldı Arslan. Dizlerinde yatmakta olan sevgilisine büyük bir aşk bakıyordu, Barış bunu görünce fenalık geldiğini belli eden bir nefes alıp verişle durumu belirtti. Neyse ki iki aşık onu takmamayı öğrenmişti.

"Of! Ben sevmiyorum o şarkıyı! Başka bir şey bulsan şöyle en havalısından?"

"Honki bonki sana en uyanı. Sen de o şarkı gibi tuhaf ama hitsin," dedi Barış gülerek.

"Sevimli diyelim." Arslan hemen durumu düzeltti. "Ama çok istiyorsan meybuzumda olabilirsin?"

"Bak bu sevimliymiş, şöyle iki aşka gelelim ya! Barış kendine birine bulamadı diye aşkımızı yaşayamadık be! İkile hadi!" diyerek arkadaşını kışkışladı Fulya. Biraz yerinden doğruldu ve arkadaşına baktı. "Biranı da ver bana, hadi yaylan Nergis'in yanına. Belki bir şeyler kaparsın," diyerek göz kırpıp serserice güldü yine.

Barış tek kaşını kaldırıp karşısındaki çifte baktı. Daha sonra da denizden çıkmakta olan Nergis'e... Nergis daha cezbedici duruyordu, haliyle onu seçti. Birasından biraz daha içip Fulya'ya uzattı. "Hadi iyi günümdeyim sizi yalnız bırakayım," deyip ayaklandı.

Fulya onun birasını keyifle içip yeniden sevgilisinin dizine yattı. "Evet doya doya öpüşebiliriz. Kaç dakikadır meybuzu boşuna kemirmiyorum şurada," dedi Arslan'ı kendisine çekti.

Arslan keyifle sevgilisine eğilirken "Meybuzun konuyla alakası ne?" dedi merakla.

"Dudaklarım daha dolgun görünsün diye tabii ki de! İşe yarıyor dediler, yaptık!"

"Alla Alla bakayım bir," deyip sevgilisine iyice eğildi ve dudaklarından zevkle öpmeye başladı Arslan. Fulya da kollarını onun boynuna doladı ve aynı hisle karşılık verdi. Arslan'ın eli sevgilisinin bel çukuruna doğru uzanıp kalçasına doğru gidip geliyordu. Fulya'nın da eli onun göğsünde filan dolanıyordu. Nefesleri tükenene kadar öpüşüp ayrıldıklarında Arslan çok ayrılmadı ondan ancak dizinin tekini kaldırıp Fulya'yı biraz daha yukarı kaldırdı. Sevgilisinin sudan sonra dalgalanan saçlarını okşamaya başladı. Bronzlaşınca kehribar gözleri daha da meydana çıkmıştı. Çok güzel görünüyordu. Fulya da sevgilisinin gözlerine bakıp mutluluk hormonlarını iyice yoldan çıkartmaya devam ediyordu. Zaten esmerdi, bronzlaşınca daha da hoş olmuştu. O tatlı bronz kahverengilik teninde cezbedici oluvermişti. Siyah saçları, koyu kahve mi siyah mı olduğu hala tartışılır koyuluktaki gözleri. Fulya'nın pek güzel aklını başından alıyordu.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now