17. Bölüm - Güneş Doğarken

1.6K 249 147
                                    

Güneş Doğarken ve Sert Bir Rüzgar Eserken

Gözlerini açıp güzelce de gerindikten sonra kolları tepesinde içeriye giren hoş esintiye gülümsedi. Cumartesileri en sevdiği gündü. Ertesi gün iş yoktu ve mesaisi dün bitmişti. Hoş bazı akılsız müvekkilleri yüzünden hafta sonları da çalıştığı zamanlar olmuştu ancak uzun süredir çalıştığı bu yerde hafta sonları kendine kalmıştı. Pek eskisi gibi eğlendiği söylenemezdi, hele de yalnız kaldığı cumartesi günleri hataları yüzünden kendini alkışlayıp ve içmekten genelde sızardı. Şimdiyse içi kıpır kıpırdı. Öncelikle artık yalnız değildi. Barış'ın gitmesiyle dağılan dostlukları yine onun gelmesiyle birleşmişti. Adamın şeri de hayrı da hep fırtına estiriyordu. Neyse ki bu sefer yalnızlığa son vermiş olmaktan dolayı mutluydu. Yalnızlığı uzun süredir hak ettiğini düşünen biri için kalabalık olmak normalde yabancılık çekmesine neden olabilirdi. Ancak söz konusu Fulya'ydı. O buna çok açtı, bir ihtiyaçtı hatta.

Yan dönüp dün gece yastığa serdiği tişörte sarılıp "Bu gece bunun içine yeniden girmeye ne dersin?" diye söyledi. Barış'ın her şeyi itiraf ettiği gece kimse eve gitmemiş ve o akşam hep birlikte kalmışlardı. Barış Bey'in tişörtlerinden birini giymişti Arslan ve Fulya onu yıkamadığı gibi hasretinden yanıp tutuştuğu kokusuyla yatmanın daha iyi geldiğini anlamıştı. Açıkçası antidepresan etkisi gibiydi. Herkesin antidepresanı farklıydı. Fulya yeniden onu bulduğu için inanılmaz mutluydu.

Yerinden doğruldu ve komodinin üzerinden telefonunu aldı. Biraz Instagram'da dolandı. Dün gece Ekin'in attığı fotoğraf önüne düştü. Geçen gece barda Defne'yle 'eğleniyoruz' pozu verdikleri fotoğrafı gördü. Bunu Fulya çekmişti, pek de güzel çekmişti. Altındaki yorumları okudu, fotoğrafı beğenip beğenmeme arasında kaldı. Aslında biraz kıl oluyordu ona, sürekli Yaprak'a aşırı sevgi göstermesi sinirine dokunuyordu. Zaten diğer kıl olma sebebi Neva'yken şimdi onun böyle Yaprak sevgisi sinirine dokunuyordu. Yine de Arslan'ın oğlu olduğu için öyle büyük negatifler beslemiyordu tabii ki de! Fotoğrafı beğenip Instagram'dan çıktı.

Parmakları kapı gıcırtısına oynayan romanlar gibi telefonun üzerinde hareketli bir şekilde dolandı ve rehbere girdi oradan da Arslan'ın adının üzerine dokundu.

Telefon ikinci çalınmasında hemen açıldı. Fulya kocaman güldü.

"Fulya?"

"Günaydınn."

"Günaydın, rüyanda mı gördün beni?"

"Sen görmedin belli ki?"

Arslan küçük bir kahkaha attı. "Benim rüyalarım çıktı, seninki çıkmadı mı?" diye tatlı bir şekilde söyleyince o herkese sert ve ketum olan Fulya bir anda yumuşayarak eridi

Yatağa yüz üstü uzanıp ayaklarını yukarıya doğru sallamaya başladı. "Benim rüyalarım çok ahlaksız ve—"

"Günaydın baba!" diyen Ekin'in sesiyle Fulya cümlesini devam ettiremedi. Arslan da ona karşılık verdikten sonra "Evet devamı yok mu?" diye Fulya'ya sordu.

"Oğlum! Bir an yakalandık sandım!"

"Kulaklıkla konuşuyorum ayrıca evde tek değilim herhâlde hoparlörden konuşmazdım."

"Senin bu doğruluğun beni yiyip bitirecek haberin olsun!"

"Rüya diyorduk?"

"İşte henüz gerçekleşmedi ondan ben rüyalarıma devam ediyorum. Ama eğer akşam sana gelirim gerçekleştiririz dersen, hayır demem."

Arslan elindeki omlet tavasıyla öylece kaldı ve gülümsedi. Ekin'in kendine tuhaf bir bakış attığını görünce kaş-göz işaretiyle onu önüne döndürdü. "Yemek yiyebiliriz tabii ki de," dedi.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now