23. Bölüm - Ay En Tepedeyken

1.6K 234 81
                                    

Ay En Tepedeyken

Yorgunluk ve hayal kırıklığıyla koltuğun uçlarında sessiz oturuyorlardı. Dakikalar önce öğrendiği gerçekle yaşadığı hayal kırıklığının tarifi yoktu. Canı çok acıyordu, birçok açıdan sızlasa da en çok Fulya'nın kendisine danışmadan bebeklerini aldırmış olması en büyük acısıydı. Zaten çocuk sahibi olmak, evlenmek gibi hayalleri yoktu, bunları öne sürüp onun canını hiç acıtmazken onun bu hamlesi canını yakmıştı. Onunla ilgili büyük hayaller kurduğu için böylesine paramparça olmuştu aslında. Dakikalar önce mutfakta onun gizlice içtiği ilacı görüp de üzerine gitmese Fulya'nın bunu ömür boyu saklayacağını da biliyordu, bunları düşünmek de acısını büyütüyor.

Fulya ona sormadan yaptığı hatanın farkındaydı ancak öylesine korkmuştu ki her zamanki gibi korkusundan kurtulmayı düşünerek adım atmıştı. Hatasını nasıl telefi edecekti bilmiyordu, tek bildiği şey bir bebek istemediğiydi. Evlilik düşünmediğiydi. Âşık olduğu adamsa bunların hepsini istiyordu. Sırf kendisine aşık diye, bunları belki asla yaşamayacaktı.

Araları uzun zamandır pek iyi değildi. Barış ve Yaprak hayatlarından çıktığından beri... Bu köklü değişimi kabul etmedikleri için birbirlerine çatıyorlardı, acılarını kavga ederek çıkartıyorlardı. Hala acıları tazeydi, hala da kabullenemiyorlardı olanları. Barış'ın ortadan kaybolması üzerinden bir seneye yakın bir zaman geçmişti, hiçbir türlü izine ulaşamamışlardı, ulaşamadıkları gibi de en son Yaprak'ın söyledikleri kalmıştı geriye... O gün Yaprak öfkeyle eve geldiğinde elinde Barış tarafından imzalanmış boşanma kağıdıyla evin her köşesinde onu aramış ve Fulya'yla Arslan'a sormuş nerede olduğunu ancak ikisi de bilmediklerini söylediklerinde o zaman en kolay olana inanmanın hissiyle babasının para karşılığı tezini onlara söyleyip gitmişti evden o öfkeyle, ondan sonra da bir daha Yaprak'tan da haber alınamamıştı. İki dostlarının yokluğu onları ciddi anlamda üzerken Arslan'ın bir gün Fulya'nın çekip gitmesinden korktuğu için yavaştan onunla evlenme hayallerine daha büyük bir umutla bakıyordu. En azından bir yüzük takıp ilişkilerini ciddileştirmek istiyordu ne var ki Fulya buna çok tepkili yaklaştığı için aralarında başlayan atışmalar gün geçtikçe de büyüyordu.

Arslan, Fulya'nın korkularını elbette ki biliyordu ancak bunca yıldır birliktelerdi, birbirlerinin nefes alışverişlerinden tanıyorlardı artık, o korkularının üzerinden gelebileceklerine de görmesini istiyordu. Düşündüğü hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini ona söylediğinde inanmasını istiyordu. Fulya'ysa olgunlaştıkça annesine benzerliğinin farkına varırken hem bunu Arslan'dan saklayıp hem de onun bu evlilik hayallerini sonradan kabusa çevirmekten korktuğu için kaçıyordu.

En son hamile olduğunu öğrendiği akşam yemek yerken Arslan abisinin oğlunun doğum günü için Adana'ya gideceklerini söylemesiyle büyük bir tartışma yaşamışlardı. Üzerindeki öğrendiği gerçeğin gerginliğiyle öfkeliydi Fulya bu sebeple de kendisine sorulmadan Arslan'ın bunu emrivaki yaptığını düşünerek o sivri dili ortaya çıkarmıştı. Bunun üzerine de Arslan bundan çok yorulduğunu dile getirmiş ve Fulya da o anın şiddetiyle yorulduysa çekip gidebileceğini söylemişti. Arslan o akşam gerçekten de çekip gitmiş Fulya ağlamaktan yorgun düşmüştü. Sabah uyandığında Arslan'ı görememişti ama akşam eve geldiği köşeye bıraktığı pijamalarından belli oluyordu. O gün de hayatının en büyük hatası olduğunu sonradan anlayacağı işlemi gerçekleştirmişti. Arslan'a çaktırmamıştı, hasta olduğunu söyleyip geçiştirmişti ancak dakikalar önce yalanı ortaya çıkmıştı.

Arslan'ı ilk kez bu kadar öfkeli görüyordu. Onun canını bu kadar yakmış olduğu için bağırıp çağırmasına ses etmemiş ve bir süre susmayı seçmişti. Ama Arslan, Fulya'nın aşkından şüphe ettiğini söylediğinde o da kendine hâkim olmamış o sivri dili yine ortaya çıkınca ortalık savaş haline dönüvermişti.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now