33

12 1 0
                                    

Amelia

Giysilerimi kurutma makinesinden alıp giyinmiştim. Şimdi ise saçımı kuruluyordum. Kapı çaldığında saçımı kurutup bitirmiştim. Banyodan çıkıp odaya geri döndüm. "Gel," dedim meraklı gözlerimi kapıya dikerek.

İçeri Daniel girdiği sırada elimdeki Esteban'ın gömleğini yatağa bırakıyordum.

Daniel önümde durup gözlerime baktı. "Özür dilerim, her şey aniden oldu." Gözlerini yere dikti.

Kafamı sağa sola salladım. "Biraz şaşırdım. Keşke benim de önceden haberim olsaydı." Gülmüştüm.

"Kızgın değil misin?" Gözlerini kocaman açıp yüzümde dolaştırdı. Gözlerimi hayır anlamında sakince kapattığımda "Buna sevindim," dedi. "Bu arada," demişti elini saçına götürerek. Bir şey düşündüğünde hep saçıyla oynardı, bunu az önce fark etmiştim. "Lily geldi, belki bilmek istersin. Ve şey... çok güzel, her zamanki gibi."

"Bu yüzden mi bu kadar moralin bozuk?" Kaşlarımı kaldırmıştım. "Ne oldu? Stephan da mı onunla geldi?"

Yüzüme bakıp kafasını sağa sola salladı. Derin nefes almıştım, cidden o aptalla geldiğini düşünmek azap gibiydi.

"Belki bir gün..." Daniel konuşmaya başladığında yüzüne baktım. "...içimdeki buruk düşünceden kurtulabilirim, ama..." Kafasını aşağı eğip gülümsedi. "...bugün değil." Yüzüme baktı. "Yarın da bunun için uygun görünmüyor."

Gülmüştüm. Daniel ve Lily'e yardım etmek isterdim, ama Daniel'e da tam olarak güvenemiyordum. Birkaç dakika önce benim için şarkı söylerken bir süre sonra kendimi havuzda bulmuştum. Daniel çok garip bir adamdı, ama gözleri çok masum bakıyordu ve bunca garipliklerine rağmen gözlerinin masum bakmasının ürkütücü bir tarafı vardı.

"Düşüncelerden kurtulmak mı?" Kafamı sağa attım. "Yani Lily'den kurtulmayı düşünüyorsun?" Sorduğum soruyu istemeyerek kafasıyla onayladı. Gözlerimi kocaman açtım. "Tanrı aşkına! Kalbindeki her şey yüzünden okunurken yalan söylemenin yararı ne?"

Şaşırmış gözlerle beni izliyordu. "Hovardalara ilgisi olmadığını iddia eden birine göre çok fazla şey anlıyorsun."

"Ben hiç ilgim olmadığını mı iddia ettim?" Düşünceli bir ilgiyle parmaklarımı çeneme bastırdım. "Nasıl da yalan söylemişim." Kafamı sağa sola salladım.

"Doğru," dedi kaşlarını kaldırarak, "sonuçta sen bir hovarda ile sevgilisin!" Gülüyordu, göz devirdim.

"Ne zaman çapkın oldun?" Kaşlarımı kaldırmıştım. Normalde sormayacağım türden, bana saçma gibi görünen bu soru belki ortamın etkisinden dolayıdır ki şu an çok olağan geldi.

Yüzündeki gülümseme silindi. "Bilmem. Öyle aman aman bir hikayem yok," dedi omuz silkerek. Elini saçına götürüp saçıyla oyalanmaya koyuldu. "Sanırım," dedi kaşlarını çatarak, "insanlar ne isterlerse onu söyleyip yazıyorlar ve doğru olup olmadığı da umurlarında değil. Herkesin bir gündemi var." Gözlerini yere dikti. "Ben de aniden çapkın olduğumu öğrendim." Kurduğu cümleye gülmüştü.

Gözlerini bana dikip kocaman açtı. "Çapkın olmadığımdan değil, çapkınımdır o ayrı mevzu, ama insan bir role bürünmeye zorlanınca bunu kabullenir." Susmadan yeni cümle ekledi. "Galiba büyüdükçe..." Cümlesini tamamlamak için bir süre sustu, onun susmasını saygıyla karşıladım ve konuşmadım. Dudaklarını ıslattı. "...tutkunun her şey olduğunu keşfetmemi sağlamak yerine, tutkunun aşk olmadan hiçbir değeri olmadığını keşfettim."

"Sevgi geçmişi silmez, Daniel..." Gözleri beni buldu, üzgündü, çünkü geçmişi belliydi. Onu daha fazla üzmemek için gülümsedim. "...fakat geleceği farklı yapabilir."

Yalanlar, Kaçışlar İçinWhere stories live. Discover now