6

27 2 0
                                    

Esteban

Arabaya bindiğimiz andan itibaren Amelia hanım surat asıyordu. Neyse ki Karen öyle değildi.

Durmadan Amelia'ya mesaj gelmesi beni de rahatsız etmişti. Acaba neler karıştırıyordu? Karen'e yazanın kim olduğunu bilmediğini söylüyordu, ama nedense bana öyle gelmemişti.

Otele vardığımızdaysa giyinme odalarına gitmiştik. Giysilerimi giyinmeye başlamadan önce odadan çıktım. Çalışanlara Karen'in odasını sordum ve oraya doğru yürüdüm. Gidip biraz yakınlaşmak iyi olurdu, diye düşünüyordum. En azından böylelikle Amelia'dan bir sıfır önde olurdum? Karen benden hoşlanmıştı. Bir kadının benden hoşlandığını anlayacak kadar çok kadınla beraber olmuştum.

Üstelik Amelia'nın reşit bir kıza -Karen'e- akrabalık bağları olmamasına rağmen hayatla ilgili yönlendirmeler vermesi hoşuma gitmiyordu. Sonuçta Karen'in kendi aklı, kalbi vardı.

Odanın önünde durduğumda nefes aldım. Neyse ki kapı kilitli değildi, çünkü çalışanlar bazen giysi falan getiriyordu, ama kapının üzerinde kilit vardı, yani kapanırsa kilitlenirdi.

Kapı koluna elimi koyup sertçe kapıyı açtığımda -neden sert yaptım anlam verememiştim- önümde gördüğüm kadın kesinlikle hayalini kurduğum kadın değildi. Ondan daha güzeldi, ondan daha lezzetli görüyordu. Elbette, hayalini kurduğum kadın Karen değildi, çünkü onun bedenini görmemiştim. Karen'i de hayalimdeki, idealimdeki kadına oturtmaya çalışıyordum.

Bir süre donakaldım ve onu izledim. Hatta bir ara ayaklarımın bağı çözüldü ve düştüm sandım. Yutkunmuştum, ama onun o tiz çığlığı kaşlarımın yavaşça çatılmasına neden oldu.

Zaten çıplak değildi, yani sütyeni ve iç çamaşırı vardı. Hızla spor kıyafetinin mavi ceketini eline alıp önüne tuttu. "Burada ne işin var, lanet olası herif! Sapık pislik, defool!" Öyle bağırıyordu ki susturmak için birkaç adım öne geldim, ayrıca korkuyordu. Onu korkutmak asla amacım değildi.

Öne geldiğimde tuttuğum kapı kapanmıştı. "Defol çık dışarı!" Ona da, sütyenine de lanet okuyup -elbette, yüzüne dememiştim- kapıya doğru döndüm ve elimi kapı koluna bastırdım. Fakat kapı açılmıyordu. Kahretsin, diğer taraftaki kilit kapanmış olmalıydı.

"Ne oluyor?" Neyse ki sesi biraz sakindi ve nefes nefeseydi. Evet, bu durum iyice tahrik edici olmuştu.

Ona dönmeden konuştum. "Kapı kilitlenmiş."

Öyle bir "Ne." diye bağırdı ki resmen kafam patladı sandım.

Ona doğru döndüm. "Yahu bir sus!"

"Sus?!" Kaşlarını kaldırmıştı. "Bir sapıkla aynı odada, hatta minicik bir giyinme odasında mahsur kaldım ve sus?!" Gözlerinden siniri, öfkesi okunuyordu.

"Üstelik çıplaksın." dedim kendimi önleyemeyerek.

"Kapat çeneni, sapık!" Kaşlarını çatmıştı.

Korktuğunu hatırladığımda dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. "Ben de bunu istemezdim." Olabildiğince nazik konuşuyordum, çünkü hatalı bendim. Aslında ben değildim, sonuçta burası Amelia'nın değil, Karen'in odası olmalıydı.

"Sen ne isterdin söyleyeyim!" Birkaç adım atıp yanıma geldi, şimdi gözlerime daha yakından bakıyordu. Yapma, Amelia, yanlış sularda yüzüyorsun, kızım. "Benim yerime burada Karen ile karşılaşmak! Değil mi?!"

Aniden bedenim ürperdi.

Gözlerini benden çekip bedenimde dolaştırdı, işte bu işleri daha da zorlaştırıyordu. Ellerimi yumruk yaptığımda sırıtıp gözlerini bana dikti. "Haklıyım işte!" Şu an kendimle mücadele ediyordum, ama o sessizliğimi sapık bir erkeğin söyleyecek cevabı yok, diye anlıyordu.

Yalanlar, Kaçışlar İçinKde žijí příběhy. Začni objevovat