2

67 2 0
                                    

Selam, selam, selam

Amelia

Akademideki bölümümle ilgili etkinlikleri genelde ben düzenlerdim. Bazen diğer bölümlerle de uğraştığım oluyordu, ama onlarda daha çok o bölümdeki yakın arkadaşlarımdan yardım alıyordum. Mesela konservatuar bölümünde Karen bana yardım ederdi, bazen ise Karen.

Fakat en sevmediğim şey aksatılmış işlerdi: Kristian Alfred dosyası gibi. Defalarca tiyatrolarda ona sahneler ayarlanmış, lakin hiçbirine gelmemiş, en sonunda bölümden kovulmuştu.

Şimdi onun o azgın evine bu saçma evrakları imzalatmak için gidiyordum. Annem ve babam öyle bir eve gittiğimi duyarlarsa delirirlerdi, herhalde. Umarım duymazlardı. Neyse...

Aslında annem miss Amerika seçilmişti, yani böyle ortamlara az çok hâkim olmalıydı. Fakat babamla evlendikten sonra böyle ortamlardan ayrılmış, hiçbir dizi ve film teklifini kabul etmemişti, kendi ajansını açmış, modelleri ve aktörleri eğitiyordu.

Eve vardığımda karşılaştığım manzara -Karen ve o adam- daha çok sinirlerimi bozmuştu. Sonunda neyse ki olay büyümeden adam gitmişti. En azından biraz zekâsı var, diye düşündüm.

Elimdeki evrakları sallayarak salona geçtim, gördüğüm manzara resmen midemi bulandırmıştı. Gözlerimi masadaki çiftten çekip kapıya doğru gittim ve bahçeye çıktım. Karen de peşimden geliyordu.

Kris'i fark ettiğimde yanındaki adamı da fark etmem kısa sürmüştü, dahası onun beni fark etmesi daha kısa sürmüştü. Az önce kapıda Karen'i sıkıştıran adamdı, evet.

Derin nefes aldım ve Kris olan yöne doğru yürümeye koyuldum. Karen hâlâ peşimdeydi. Gerçi yanımda olması iyiydi, kendimi yalnız hissetmiyordum, tuhaf bir güven doğuyordu içimde.

Kris beni gördüğünde iki kolunu da açtı. "Ooo Kim Amelia! Hoş geldin! Seni partimde ağırlamak ne büyük bir şereftir."

"Bu kızı tanıyor musun?" Yanındaki adam -az önce Karen'i kapıda sıkıştıran- tek kaşını kaldırmış Kris'den cevap bekliyordu.

Kris onaylar anlamda hevesle kafasını salladı. Mavi gözlerini kırpıştırarak yeşil gözlerime baktı. "Tabii, tabii! Tiyatro bölümünden! Nasıl tanımazsın onu!" Bir süre duraksadı. "Ah normal, sen konservatuar bölümündensin." Sonra bana baktı. "Size nasıl yardım edebilirim, matmazel?"

Derin nefes almıştım. Elimdeki evrakları uzattım. "Tiyatro bölümüyle ilgili eksiklerin vardı."

Hemen kağıtları alıp inceledi. Sonra yüzünü üzgün halde bana dikti. "Bunları imzalayamam."

Çantamdan kalem çıkarmakla meşguldüm. Duyduğum şeyle kaşlarımı çatıp ona baktım. "Neden?"

"Çünkü bunların çoğu doğru değil. Mesela bu oyuna..." Yanıma geldi ve kağıttaki oyunları tek tek gösterdi. "...ben gelmiştim, ama geciktim diye beni sahneye almadılar."

"Çünkü senin sahnen çoktan bitmişti!"

"Üzgünüm, ama imzalamayacağım." Kafasını sağa sola salladı.

"Bak, o oyunun yeniden oynanması için eski oyundaki eksiklikler -evrak işleri, oyuncular vesaire- tamamen bitmeli. Jasmin ve bölümden olan arkadaşlar bu oyun için ne kadar çaba harcadılar!"

İç çekti. "Anlıyorum, matmazel, ama doğru olmayan bir şeyi imzalamak benim gibi bir beyefendiye yakışmaz." Kaşlarını kaldırdı ve kağıtları ellerime geri verdi. Şaşırmış halde onu izliyordum. "Şimdi size partide bol eğlence dilerim. Benim özel konuklarımdansınız, emin olun."

Yalanlar, Kaçışlar İçinWhere stories live. Discover now