9

24 2 0
                                    

Amelia

Dorian'ın söylediği cümle kaşlarımın hayretle kalkmasına neden oldu. "Ne?!" Yerimden kalkmıştım. Bu çok tehlikeli bir şeydi: Esteban gibi bir adamın aşkına sahip olmak... İstediğim son şey bile değildi. Ben monoton hayatımdan memnundum. Eğer ona bir gün şans verirsem -öyle bir şey olmazdı, ama eğer olursa- her gün acaba beni kimle aldatıyor şüphesiyle kesinlikle yaşayamazdım!

"Yanılıyor olmalısın." Gözlerimi Dorian'a diktim.

Geriye yaslandı. "Sana Esteban'ı yirimi yıldır tanıyorum, dersem? Merak etme..." Elini kaldırıp sallamaya başladı. "...onun sana âşık olması iyi bir şey."

Gözlerimi kıstım. "Ya bana oyun oynuyorsanız?"

Dorian kaşlarını kaldırmıştı. "Eğer öyle bir şey olsaydı az sonraki teklifi etmezdim." Meraklı gözlerimi yüzünde gezindirdiğimde öne eğildi, bana baktı. "Esteban'ın sana karşı olan zaafını kullanabiliriz. Biz erkekler bir kadına âşık olunca başka bir adamın ona yaklaşmasına katlanamayız. Bizim için bu cehennemdir. Uzun süredir cehennemdeydim, o yüzden biliyorum." Tek kaşını kaldırmıştı.

Geçip yeniden koltukta oturdum. "Varsayalım ki bu dediklerin doğru. O zaman neden kendi arkadaşına karşı böyle bir şey yapıyorsun." Gözlerimi kısmıştım.

"Ben de senin gibi Karen'in üzülmesini istemiyorum."

"Karen'e değer veriyorsun?" Kaşlarımı kaldırmıştım. Belki de âşıktı? Karen'e karşı olan bakışlarının sadece arkadaşlıkla süslendiğini kimse bana inandıramazdı. Aralarında gerilmeme neden olan bir şey vardı. Uzun süredir cehennemde olduğunu söyledi, Grayson'la Karen'in arasının olmasına da yardım ettiğini söylemişti. Eğer gerçekten Karen'e âşıksa çok acılar çektiğine emindim.

Dorian kafasını aşağı yukarı salladı. "Bu oyunların sonunda üzülen Esteban olmayacak, çünkü Karen'i sevmiyor." Beni gösterdi. "Sen de olmayacaksın, çünkü Esteban'ı sevmiyorsun." Derin nefes aldı. "Üzülen hiçbir günahı olmamasına rağmen Karen olacak."

Gözlerimi zemine diktim, bir süre düşündüm. "Haklısın." Yeniden yüzüne bakmıştım. "Ben de onun üzülmesini istemiyorum."

"O zaman planımı dinle. Eğer kabul edersen, tamam. Etmezsen ben buraya hiç gelmedim varsayarız." Dorian kafasını sallayarak konuşuyordu. "Sen ve ben sahte sevgili olacağız."

Kaşlarımı kaldırmıştım. "Ne işe yarayacak?"

Dorian sırıtmıştı. "Esteban deli olacaktır. İlk önce, elbette, umursamaz takılacak, hatta mutlu olduğunu söyleyecek falan. Gururu yüzünden tabii, ama bir süre sonra delireceğine eminim."

"O süreye kadar Karen'le ilişkisi olmazsa iyi olur. Ya bizim durumumuzu bahane edip Karen'e yürürse." Endişeli gözlerle Dorian'a bakıyordum.

Dorian dudaklarını açtı, bir şey söylemek istiyordu, ama sonra kararından vazgeçti ve dudaklarını kapattı. Bir süre düşündükten sonra yeniden bana baktı. "Karen'i koruyacağım merak etme."

Kafamı sağa sola sallayıp gözlerimi kırpıştırdım. "Mademki bana âşık ya da her neyse işte. Bunu Esteban'a söyleyebilirsin? O zaman kafası karışır ve Karen'den de uzak durur, yani belki." Kurduğum cümlenin ne kadar saçma olduğunu anlayıp utandım. "Yani neden böyle düşündüğünü söylersin? Sonuçta az önce de dediğin gibi, arkadaşısın âşık olup olmadığını anlayabilirsin?" Eski cümlemi kurtarayım derken iyice batıyordum.

Dorian'ın yüzü alaycı bir gülümsemeye misafirlik etti. Benim saçma cümlelerime yanıt verme büyüklüğü göstermişti, ne hoş! "İnsanlar, başkalarının bulduğu nedenlere oranla kendi keşfettikleri nedenlerden daha çok ikna olurlar."

Yalanlar, Kaçışlar İçinWhere stories live. Discover now