23

694 48 5
                                    

"Gerçekten öyle mi dedi ya?" Dolu gözlerimle Pablo'ya baktım ve başımla onayladım.

"Hazmetmesi zor değil mi?" Ona babamla aramızda geçenleri ve annemin hiçbir şey dememesini anlattım. İngiltere'ye döndüklerinde annem birkaç defa aramıştı fakat konuşmak istemediğim için açmamıştım. Betty'le ise mesajlaşıp duruyor, hem evdeki durumu hemde onun nasıl olduğunu öğreniyordum.

"Keşke onunla zıtlaşmasaydın," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Pedri'yle beraber olmak istiyorum Pablo, bunu en çok sen biliyorsun."

"Doğru da, o an zıtlaşmasaydın ve onunla çıkmaya devam etseydin belki ileride daha sakin bir dille bunu kabullenmesini sağlayabilirdin." Omuz silkti. "Bilemiyorum, o senin baban."

Göz devirdim. "Artık oldu bitti, şimdi ne yapacağım önemli."

"Önümüzde koca bir yaz var, aşkınızı yaşayın."

"Yalnız söylemediğim bir konu var..." Bana kısılan gözleriyle baktığında derin bir nefes aldım.

"Bir ay sonra İngiltere'ye gitmek zorundayım, Betty'nin doğum günü." Sesli bir nefes verdiğinde alt dudağımı dişledim.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Pablo, o kadar zıt düşmüşken babamın parasını harcayamam. Annem gönderecektir büyük ihtimal ama bilmiyorum. Onların göndereceği paraya muhtaç olmak o kadar zoruma gidiyor ki..." Düşen omuzlarıma ona baktım. "Siz çok şanslısınız, genç yetenekler, milyon dolarlar..."

"Para konusunu düşünme, emin ol bende Pedri'de..."

"Hayır Pablo," onu bölen ben oldum. Bunu yapamazdım, ondan yardım istediğim için değil onunla dertleşmek iyi olduğu için ona anlatıyordum. "Bu konuyu bir daha açma," dedim ve aramıza kısa bir sessizlik düştü.

"Kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum," diye mırıldandım sessizliği bozarken. "Babamın şaşırmasını istiyorum."

Dudak büzdü, "Seni hiç bir meslek sahibi olmuşken hayal etmedim, çünlü öyle hayallerin yoktu. Hiç anlatmadın."

"Bana çekici gelen bir meslek yok çünkü," dedim hızlıca. "Çok düşündüm, araştırdım ama yok. Bana cazip gelmiyor hiçbiri. Ne yapmak istediğimi de bilmiyorum. Tek bildiğim, Pedri'yi seviyorum."

Güldü, ben de tebessüm ettim hafifçe.

"Aşkın gözünü kör etmiş Gabriela,"

Omuz silktim. "Gavi bu çok garip bir şey, yani, içimdeki ona karşı olan duygular... Hangi ara bu kadar büyüdü bilmiyorum. Çok korkuyorum biliyor musun?"

"Aşktan mı?"

"Karşılıksız aşktan. Yani onunda bana karşı boş olmadığını biliyorum, ailelerimize anlatma fikri dahi ondan çıkmıştı fakat onun duyguları da benimki kadar büyük mü onu bilmiyorum."

Benim çıkmaza girdiğim gibi o da girmişti, bir şey diyemedi. Çalan telefonum sessizliği bozduğunda hızlıca kulağıma götürdüm.

"Gabriela, haber vermeyi unuttum..." Onun endişeli cümlesini ben kestim. Buraya antrenmandan sonra eve gelmediği için Pablo'ya onu sormaya gelmiştim, Pablo'da onun Raphinha ile yemek yemeye gittiğini söylemişti. Daha sonrasında ise konu konuyu açmıştı işte.

"Sıkıntı değil Pedri," dedim sakin sesimle. "Nerdesin?"

"Raphinha yemek yiyelim falan dedi, onunla çıktık. Antrenmanda telefonu sessize almıştım aralamarını duymadım. Özür dilerim bebeğim."

Derin bir nefes verdim, unutmuştu. O da insandı.

"Sorun değil," diye yineledim.

Nefes sesini duydum telefonda, "Evdesin değil mi? Geliyorum."

karmaşık | pedriWhere stories live. Discover now