3

2.1K 77 16
                                    

"Pedro?" Başımı yasladığım bacağından ona alttan bakıyordum. Elindeki oyun konsolunu sımsıkı tutmuş, yenilirse gururuna yediremez diye oldukça ciddi bir şekilde Fifa oynuyordu. Normalde oynadığı yetmezmiş gibi bir de oyununu oynayınca futboldan hiç sıkılmıyor mu diye düşünmeden edemiyordum. Benden çok kısa bir süre de sıkılmıştı da...

Aramızdaki ilişkiden nefret ediyordum. Babalarımız sayesinde neredeyse ortaokuldan beri tanışıyorduk, ben liseyi İspanya'da okumak istediğimi söylediğimde babam direkt onun babasıyla konuşmuştu. Okul dönemi yaklaşana kadar bana İspanya'da ev bakmışlar fakat hem okula yakın hem de güzel bir ev bulamamışlardı. Okullar açılmak üzereyken Pedro'da geçici süreliğine kalmak zorunda kalmış, iyi anlaştığımız için daha sonrasında ev arayışlarından vazgeçmiştim. Şimdiye kadar hala aynı evde yaşıyorduk, geçen sene aramızda ilişki biraz daha farklılaşmış birbirimize karşı duygular beslemeye başlamıştık. İlk birkaç ay neredeyse mükemmel geçmiş fakat o Barcelona ile sözleşme imzaladıktan kısa süre sonra bana karşı olan duygularını yitirdiğini düşünmüştüm.

Kısaca, ben ondan ayrılmıştım ama ayrılığımızın sebebi tamamen oydu. Bana karşı bir şeyler hissetmediğine o kadar emindim ki, ayrılmak istediğimi söylediğimde bana sadece "Tamam, olur." Dediğinde kararımın doğruluğundan emin olmuştum.

O günden beri bunu bana karşı kullanıyordu. Son zamanlarda ise durum belliydi, birbirimizle uğraşıp duruyorduk ama araya tensel temas girdiğinde elim ayağım birbirine dolanıyordu.

Aklıma gelen şeyle vücudumu onunkine doğru döndürdüm. Pedri Fifa oynarken tamamen oyuna odaklandığı için dediğim her şeyi onaylıyor, hatta şu an bacağında uzanmama bile laf etmiyordu.

"Çok kıpırdanma." Vücudu ile bakışmaya başladığımda bir elimi tişörtünün altına soktum ve karın kaslarına dokundum. Ayrıldığımızdan beri kendini çok hızlı geliştiriyordu.

"Niye?" Diye sordum mırıldanarak. Dokunduğum vücudunun kasıldığını hissedip gülümsedim.

"Gabriela..." Oyunu durdurup elindeki konsolu kenara bıraktı ve kolumu tuttu. "Ne istiyorsun?"

"Bunu daha önce de sordun," dedim davet gününü kastederek. O gece babam İngiltere'den gelmiş bana davetlere özel seçtiği o mükemmel elbiselerinden birini getirmişti, bu yüzden her zamankinden daha güzel olduğumu ben de kabul ediyordum ama onun gözlerinin benden alamayacağı kadar güzel mi olmuştum? İşte bu beni şaşırtmıştı. Tüm gece bakışmalar yaşadıktan sonra lavaboya giderken beni gördüğü ilk odaya, temizlik malzemelerinin olduğu o küçük odaya çekiştirmişti.

Sinirimi bozuyorsun dediğinde anlamıştım, bana dokunamadığı içindi o siniri. Ama bilmiyordu ki, o bana bir adım atsa ben onun için tüm yolları açardım.

Doğruldum ve ona baktım yeniden.

"Ne istediğimi biliyorsun." Bana doğru bir hamle yaptığında geri çekildim, bana soru işareti dolu gözlerle baktığında bir bacağımı kaldırıp diğer tarafına yasladım ve kucağına geçtim.

Şehvetli gözleri bir saniye bile duraksamamamı söylüyordu, zaten istesem de bu pozisyondayken duramazdım. Dudaklarımızı birleştirdim ve ikimizi uzun bir öpücüğün içine sürükledim.

Ellerim ensesindeki saçlarına gittiğinde onunkiler belimi bulmuş beni kendine daha çok bastırmıştı. Bunun sonunda ne olacağını ikimizde biliyorduk ve engellemiyorduk. Bu dakikadan sonra istesek de engelleyemezdik. Ona kanıtlamak istediğim şey onunda bana karşı hala boş olmadığını fark etmesiydi. Birbirimize karşı gelemiyorduk, bunu anlaması lazımdı. 

Şu ana kadar peşinden koştuğum tek erkekti, o benim zaafımdı ve bundan şikayetçi değildim.

__

(düzenlendi)

karmaşık | pedriWhere stories live. Discover now