2

2.8K 88 16
                                    

Araba yavaşladığında kilitlendiğim telefondan başımı kaldırdım ve Pablo'nun camı açıp dışarıdaki hayranlarıyla ilgilendiğini gördüm. İç çekip göz devirdiğim sırada gözlerim aynadaki gözlerle buluştu. Pedri'yle dün ki davette birbirimize attığımız kaçamak bakışların ardından, mekanın temizlik odasında yaşadığımız yakınlık ikimiz içinde iyi olmamıştı. Zaten bu raddeye gelene kadar çok fazla uğraşmıştık, bir anda yeniden tensel temas yaşamamız en çokta bana iyi gelmemiş, yeniden kafamın karışmasına neden olmuştu.

"Durmak zorunda mıyız?" Diye mırıldandığımda ters bakışlarını bana gönderdi. O yakınlaşmanın aramızda hiçbir şey değiştirmediğini ispatlamak istiyormuş gibi davrandığı için sinirli bir nefes aldım.

"Sürekli mızmızlanmak zorunda mısın?" Diye sordu oldukça kaba bir şekilde. Bazen onun bana karşı nazik olduğu zamanları özlüyordum.

"Evet Pedri, zorundayım. Hatta izin verirsen, tam şu an neden ergen hayranlarınızı ezip geçmediğiniz için mızmızlanacağım."

"Vermiyorum." Göz devirdim.

"Tamam sen git yedek kulübesinde otur." En nefret ettiği şeyin bu olduğunu biliyordum. Yedek olmak. Hem futbolda, hem de aşk hayatında.

"Alejandro benden daha çok oturuyor ama sen bilirsin." Ve karşılaştırılmak. Alejandro ile arkadaş olmama hiçbir zaman normal gözle bakmamıştı, onu kıskandırmak için kullandığımı düşünüyordu ve bu güne kadar onu haksız çıkarmıştım.

Futboldan çokta anlamıyordum bu yüzden hangisi daha iyiydi net bir şekilde söyleyemezdim ama konu sinir bozmak olunca her ikisine de diğerinin daha iyi olduğunu söylemek yetiyordu.

"İki dakika laf dalaşına girmeden duramaz mısınız?" Pablo camını kapatıp bize döndüğünde Pedri'ye cevap vermemek gibi bir büyüklük yapmıştım.

"Duramayız," dediğimde gözlerim yine dikiz aynasındaki gözlerle buluştu çünkü aynı anda konuşmuştuk.

"Pekala, iyi dersler o zaman." Pedro arabayı otoparka park ettiğinde Pablo indi ve bizden ayrıldı.

"Okulda bile seni görmek zorundayım." Bir anda yanımda bitince göz devirdim yeniden. Bana neden bu kadar nefret dolu davrandığını biliyordum, beni kendisinden soğutmaya çalışıyordu fakat bu çok başarılı olur muydu bilmiyorum.

"Eskiden burada bile peşimden ayrılmazdın." Ona yandan bir bakış attığımda yüzünde hiçbir mimik yakalayamamıştım.

"Eskiden," diye tekrar etti ve sanki bir daha olmayacak gibi bir anlam kazandırdı.

Dolaplarımızın başına geldiğimizde son kez baktım ona, bu çocuk bana her kılıkta çekici geliyordu. O da dolabını kapatıp bana döndüğünde kaşlarını çatmış, sonra da kolumdan tutup beni kendisine doğru çekmişti. Normalde karşı çıkamayacağım bir güç değildi, sadece beklemediğim anda yaptığı için dengemi koruyamamış onun göğsüne çarpmıştım.

Başımı kaldırıp ona baktığımda dağılan saçlarımı düzeltiyordum aynı zamanda.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordum sinirle, fakat gözleri hala arkamdaydı. Çenesiyle az önce olduğum yeri işaret ettiğinde arkamı döndüm. Oldukça lüks bir lisede okuyorduk, zengin çocukların kavgasına çok denk gelmiyordum. Kaşlarımı çatıp karmaşıklığı izlemeye devam ederken beni yine kolumdan tuttu ve oradan uzaklaşmaya başladık.

"Sen iyi alıştın beni böyle çekiştirmeye," alayla güldüğümde göz devirdiğini arkadan bile biliyordum.

"Orada aptal gibi durup inşaat izleyen türkler gibi kavgayı izleyecektin," kaşlarımı çattım. İnşaat izleyen türkler gibi?

Takmadım ve arkasından yürümeye devam ettim.

"Yavaşlasana." Kolumu ondan kurtarmaya çalıştım fakat bırakmadı.

"Yavaşım zaten."

"Daha yavaş ol o zaman," aniden durduğunda burnumu sırtına çarptım sinirle bir nefes alarak burnumu tuttum. Arkasını dönüp bana baktığında alaycı gülüşü yüzüne yayılmıştı.

"Mızmızlanmayı kesecek misin?" Bu iki oluyordu. Bana çok mızmızsın muamelesi yapması sinirlenmeme neden oluyordu ve bunu biliyordu.

"Futbolcu olamadığım için özür dilerim, biraz daha yavaş olabilir misin?"

"Hayır."

"Orospu çocucğu," mırıldandığım küfürü duyduğunda bana dönüp kısa bir bakış atmıştı. Bu bakışı biliyordum, ayağını denk al.

Ona gülümseyerek meydan okuduğumda gözlerini kıstı. Tam bana doğru bir hamle yapmıştı ki yanına vardığımız sınıfın kapısını açıp hocanın bize dönmesine neden oldum.

"Geçin çocuklar," ona yandan bir bakış attım ve sınıfa girdim. Derste her bana baktığında ona kışkırtıcı bakışlarımla karşılık veriyordum.

Madem savaş istiyordu, onunla seve seve savaşırdım.

__

(düzenlendi)

karmaşık | pedriWhere stories live. Discover now