19

829 59 23
                                    

Üzerimdeki Pedri forması, onu bana Pedri'nin verdiğini hatırladığım her an kalbimin daha hızlı atmasına neden oluyordu.

Uzun zaman sonra onu izlemeye gelmiştim, tabii iki saat bana yalvarması sonuncunda onun formasını giymeyi de unutmamıştım.

Maç 2 - 1 devam ediyordu. Geride olan bizdik fakat golü atan Pedri olduğu için geride olmamıza üzülemeyecek bir sevinç kaplamıştı tüm bedenimi. O, o klasikleşmiş gol sevincini yaptıktan hemen sonra tribünlerde benim olduğum kısıma döndü ve elleriyle kalp işareti yaptı. Bu tribünlerin coşmasına, çoğu kızın üzerine alınmasına neden olsa da ben sadece gülümsemekle yetindim. Formamı giyerek gelirsen attığım golü sana ithaf ederim demişti, bu da ithaf etme şekliydi.

Düdükle maç tekrar başladığında aynı heyecanla izlemeye devam ettik, maçı bu kadar heyecanlı yapan bir diğer şey Garnacho ile Pedri'nin kapışmasıydı. Birbirlerine sert fauller yapmış ikiside sarı kart almıştı. Antony'le ise ikili mücadeleye girdiğinde ikiside topu unutmuş birbirlerine dalmışlardı. Pedri maç içinde çokta sinirle olmazdı, onu topu unutturacak derecede kışkırtan şeyin ne olduğunu merak etsemde sonra konuşmayı bir kenara yazdım.

Kısa bir süre sonra Pedri topu tekrar ayağına almış ceza sahasına girmek üzereydi. Savunmanın çabaları yetersiz kalınca Pedri rahatlıkla ceza sahasına girdi. Onu durduran hamle ise Antony'den gelmişti.

Hemde çok sert bir hamle. Tribünler coşarken ayaklanıp küfür edenlerin içinde bende vardım. Pedri yerden kalkamayıp acıyla kıvranmaya başladığında devam edemeyeceğini anlamıştım. Sağlık ekibleri sahaya girip onunla ilgilenirken herkes hakemin ne yapacağını nefesini tutarak izliyordu.

Antony ise hakemin kırmızı kart çıkarmasına hakkı varmış gibi tepki göstermişti.

Pedri sedyeye alındığında uzatmaların bitmesine iki dakikadan az kalmıştı. Verilen penaltıyla durumun 2 - 2 kalacağı zaten belliydi. Bu kalabalıktan sıyrılıp Pedri'nin yanına gitmem kolay olamayacağı için maçın bitmesini bekledim.

Penaltıyı Gavi kullanacaktı, tribünler sessizleşti, herkes nefesini tuttu ve Gavi şaşırtmayarak durumu eşitledi. Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdiğimde herkes gibi ona tezahürat yapmaya başlamıştım.

Son bir dakikada geçip hakem bitiş düdüğünü çaldığında kalabalık az da olsa azalmıştı. Ezberlediğim stadın iç kısmına girdiğimde Gavi nefes nefese soyunma odasına yürüyordu.

"Pedri'ye götür beni," dediğimde yan yana ilerlemeye başladık. Aslında yolu biliyordum fakat içeri alınmama ihtimalim vardı.

"Antony'le aralarında ne var?" Diye sormuştu giderken fakat bilmediğimi söylüyerek omuz silktim.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimizde Pedri gözleri kapalı bir şekilde uzanıyordu, büyük ihtimalle doktorun falan geldiğini sanmıştım.

"Pedri," diye mırıldandığımda gözlerini açtı ve doğruldu. Birkaç adım atarak yanına ulaştım ve kollarımı ona sardım.

"İyi misin?" Fakat ne sarılışıma karşılık verdi ne de soruma. Mesafeli duruşuna karşı kırılan kalbimi umursamamaya çalıştım ve geri çekilip ona baktım. Bana bakmadı.

Gavi de fark etmiş sözü ona bırakmamı ister gibi omzuma dokundu. Geri çekildim.

"Noldu?" Diye sordu Pablo.

"Çok önemli bir şey değilmiş fakat birkaç gün oynayamazmışım."

"Onu sormadım," dedi. "Ne diye maç ortasında birbirinize girdiniz?"

"Görmedin mi muameleyi?"

"Bir şey dedi," kaşlarımı çatarak Pablo'ya baktım. "Gabriela'yla alakalı, duydum."

Bakışları bana kaydı, o kadar soğuktu ki bana böyle bakmasını sağlayacak şeyin ne olduğunu merak ettim.

"Skoru eşitlemek için motivasyona ihtiyacın olursa, aşkının altımda nasıl inlediğini hayal et, dedi." Çatılan kaşlarımla ona bakmayı sürdürdüm.

"Ve sende ona inandın mı?" Diye sordum fakat cevap olarak sadece omuz silkmişti. Arkamı döndüm ve kapıyı sertçe çarparak çıktım oradan, soyunma odalarının oraya geldiğimde içeriden gelen seslere aldırış etmeden içeri daldım.

Gülüşen sesler anında durmuş, gözler içeriye dalan bana dönmüştü. Kısa bir arayışın ardından Antony'nin önüne kadar geldim tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki suratına yapıştırdığım tokat ile yana düşen kafasıyla gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Elin ağırmış," dedi en sonunda. "Fakat hak ettim biliyorum."

"Bildiğin iyi olmuş," dedim sinirle. "Ya aramızda olan şeyleri ne diye gidip ona kışkırtmak için kullanırsın? Söz vermiştin."

"Tepkisini merak ettim," dedi hiç utanmadan. "Senin onu nasıl sevdiğini biliyorum ben Gabriela, bir gecelik hatan bunu aksi olduğunu ispatlamaz. Sadece, onun da seni sevip sevmediğini merak ettim. Üzülmeni istemem, bilirsin." Bana karşı duygular olduğunu mu söylüyordu?

"Ne oldu?" Bana doğru gelen Garnacho'ya ters bir bakış attım.

"Size sormalı, çocuğu sakatladınız memnun musunuz?"

"Ben çok memnunum valla," ona doğru bir adım atmıştım ki kolumdan tutan kişiyle durdum. Pablo'ydu.

"Yeter bu kadar."

"Bırak da saldırayım!"

"Bence de yeter," sesin geldiği yere döndüğümde üzeri çıplak Cristiano'yla karşılaşmayı düşünmüyordum. Ağzım yavaş yavaş açılırken o devam etti.

"Siz ikiniz," diyerek Garnacho ile Antony'i gösterdi. "İşinize bakın artık." İkisi de takım kaptanını onayladıktan sonra Pablo da beni çekiştirerek oradan dışarı çıkarttı.

"Adamın kaslarına salyan akarak bakmasaydın keşke."

"Goat o, boru mu?" Güldü.

"Pedri'yle arayı nasıl düzelteceksin?"

"Ben bir şey yapmadım ki, o aptal sırf onu kışkırtmak için... Neyse."

"Bu geçmişte yaşanan bir şey," dedi Pablo. " Artık önemi yok." Onu başımla onayladım, Pedro'nun da benden sonra bir sürü ilişkisi olmuştu. Bunu abartırsa saçmalık olurdu.

"Ben üzerimi değişeyim Pedri'yi beraber eve bırakırız."

Onu onayladım ve beklemeye başladım.
__

(düzenlendi)

internetim yok diye su an bu bplumu paylasıyom yokaa uzun yazcaktım vala


karmaşık | pedriWhere stories live. Discover now